Avrupa’daki PKK tabanı ve yöneticileri, 21 Mart günü Diyarbakır’da okunan mesajlarla başlayan yeni sürece destek veriyor.
Avrupa’daki PKK çevresinin legal yöneticileri gelişmelerle ilgili STAR’a şu açıklamayı yaparken, sürecin geri dönülmez niteliğine de dikkat çektiler:
“Süreç hakkında detaylı bilgi sahibi olmayan Avrupa’daki kitlemiz, kaygılı bir destek sunuyor. Bilgi sahibi olanlarda bu kaygı kayboluyor. Zira bu süreç, ilerlemeye mahkum. Olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir noktada...”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını dikkatle takip ediyorlar ve “infazlara izin vermeyeceğiz” şeklindeki sözleri sürecin güvencesi olarak görüyorlar.
‘Evet barış, ama...’
Avrupa’da, gelişmeleri kaygıyla izleyen, sayıları daha az ama Avrupalı karar alma mekanizmalarına yakın bir başka kesim daha var. Barış olasılığına hiç inanmamış olan bir kesimden söz ediyorum.
“Barıştan rahatsız olan muhalif aydınlar” olarak da tanımlayabileceğimiz bu grup, maalesef, savaşın rantından beslenen karanlık odakların cephesine yakın duruyor şu konjonktürde.
“Evet barış, ama...” diye söze giriyorlar.
30 yıldır süren bir kabus, güneşli bir Diyarbakır meydanında umuda dönüşmüş.
O meydana varılana dek, ne Oslo, ne Paris çelmeleri yaşanmış, yine de varılacak noktanın o meydan olması engellenememiş.
Daha düne kadar gaz bombalarının, gerçek mermilerin konuştuğu Nevruz meydanlarını, güneşli bir umut kaplamış.
Nasıl da rahatsız oldular!
Barış işsizleri olacaklar çünkü.
Boşa çıkacaklar.
Bulundukları ülkelerde artık bir kart olarak kullanılmalarına gerek kalmayacak.
Bu sonuca AK Parti iktidarının çabalarıyla ulaşılmış olması da müzmin muhaliflerin kabullenmek istemedikleri bir nokta.
Halkın da gerisinde kaldılar. Umut, onların karamsarlıklarını ezdi geçti.
Dörtnala koşan bir sürecin tozuna yetiştiler sadece. Neyse ki, karamsarlıklarını yayabilecekleri bir tabanları yok bu kesimlerin.
Tarih temizliğini böyle yapıyor demek ki...
Paris’te Nevruz davetleri
20 Mart akşamı Paris’te UNESCO Genel Sekreteri Irina Bokova’nın resepsiyonuyla İran, Afganistan, Özbekistan, Kırgızistan’ın da aralarında olduğu 11 ülkenin katılımıyla Nevruz daveti verildi.
UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gürcan Balık’ın da evsahipliği yaptığı davette, 11 ülke mutfağından örnekler sunuldu. Konuklara müzik ziyafeti çekildi. Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu ve OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ecvet Tezcan da davete katıldılar. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sağ kolu olan Gürcan Balık, kültürel diplomasi alanında da etkin çalışmalar sürdürüyor. 21 Mart günü ise 10. Paris Belediye Başkanı Remi Feraud ile Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan’ın ortak daveti vardı.
Paris’te en çok göçmenin yaşadığı bölgelerden olan 10. Paris belediyesinin Sosyalist Partili genç başkanı Remi Feraud, konuşmasında üç PKK’lı kadının öldürüldüğü olaya da atıfta bulundu.
Kendal Nezan ise konuşmasında Fransa’da yaşayan Kürtlerin sayısını 200 bin olarak verdi. Tabi muhtemelen sadece (Fransa’da yaşayan) Türkiye değil, Suriye ve diğer ülkelerden olan Kürtlerin toplam rakamı bu sayı. Nüfus bahsi açılmışken, Fransa’daki Türklerin sayısıyla ilgili aldığım son rakamı da buraya ekleyeyim bu vesileyle.
Temmuz ayı rakamlarına göre, Fransa’da 570 bin Türk yaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda verilen 450 bin rakamı geride kalmış gibi görünüyor.