Cüretkarlıklarının sınırı yok...
Her söylemleri hakaret, her davranışları cürüm! Arkalarına hangi gücü almış oldukları vehmine kapıldıklarını biliyor olmalıyız. İhaleye gönüllü talipler. Yerli olan ne varsa itibarsızlaştırıyorlar. Yerli olan ne varsa vuruyorlar!
“Diktatör bozuntusu” cümlesi ile vuruyorlar... “İç savaş” söylemi ile vuruyorlar...
“Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, ey kahbe rüzgar artık ne yandan esersen es... Yezidlerin, haccacların, tiranların estirdikleri gelip geçici rüzgarlar” cümlesi ile vuruyorlar.
“Türkiye’yi başınıza yıkacağız” diye atarlanan ergenlerin dilini paylaşarak vuruyorlar..!
Kamu otoritesinin tesisi için mücadele edenleri “otoriterleşme”, “diktatörlük”, yaftası ile vuruyorlar.
“İsteseler de istemeseler de özgürleşeceğiz” diyeni, “ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz” cümlesi ile dış müdahale isteyerek vuruyorlar.
Vuruyorlar çünkü;
İhaleyi almışlar...
Her ne pahasına olursa olsun Erdoğan’dan ve hükümetten kurtulmak istiyorlar...
Haritalar yeniden çizilirken, Türkiye haritasını da yeniden çizmek istiyorlar...!
CHP artık daha da marjinal bir partidir
CHP Kongresi’nden sonra kimse hayal görmesin artık Mustafa Kemal’in partisi bir “Alevi Partisi” olmuştur! (Parti Meclisi’ndeki etnik ve mezhep dağılımına bir bakın)
Kemal Kılıçdaroğlu, kaset maharetinden sonra oturduğu koltukta, parti geleneğini yerle bir etmiş, CHP’yi bir azınlık partisi olarak yeniden dizayn etmiştir!
Sol, marjinal bir parti olarak artık CHP’yi daha agresif göreceğiz.
HDP’nin bir benzeri olarak CHP’nin de merkezden uzaklaştığına şahit olacağız.
Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu’nun edepsizce kurduğu cümlelerin CHP’nin yeni kimliğine uygun olduğunu bilmek gerekir. CHP artık marjinal bir partidir ve bir kliğin eline geçmiştir.
‘İç savaş’ söylemi ve dış müdahale beklentisi
15 Temmuz 2015’te terör örgütü PKK’nın kadın yöneticisi, “Yeni süreç devrimci halk savaşı sürecidir” diye bir cümle kuruyor. (20 Ocak 2015 tarihli Fadime Özkan’ın yazısını bir kez daha okumanızı öneririm)
O cümlenin ardından geldiğimiz nokta şudur: PKK terör örgütü ve işbirlikçileri Türkiye’de iç savaş çıkarmak için adım adım bir planı devreye sokmuşlardır. “Dış müdahale”nin önünün açılması için de 1128 akademisyen kullanılmıştır. 1128 akademisyenin imzaladığı bildirinin özü, “yabancı gözlemci ve raportörlerin çağırılması” düşüncesidir.
Bu düşüncenin ilk işaret fişeğini ateşleyenler arasında ise Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç vardır. 14 Ekim 2015 tarihinde “NATO’yu Türkiye’ye çağıran” odur.
Bu kadar mı?
Hayır..!
FETÖ umudunu PKK’ya bağlamış
Tahşiye kumpasında da gördük ki, Paralel Yapı’nın elebaşı Fethullah Gülen, “Sohbet” adı altında yaptığı konuşmaların satır aralarında mesajlar gönderiyor.
Bunu biliyoruz.
Peki bugün ne oldu?
Fethullah Gülen, Diyarbakır Sur’daki çatışmalara atıf yapıyor son konuşmasında. Üstad’ın şiirine ilavelerle birlikte yapıyor bunu.
Diyor ki “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes... Ey kahbe rüzgar artık ne yandan esersen es. Yezidlerin, Haccacların, tiranların estirdikleri gelip geçici rüzgarlar, suni rüzgarlar hangi yönden esersen es... Surda gedik açıldı.”
Bırakın asimetrik ilişki kurma çabasına. Aristo’nun düz mantık örgüsü içerisinde bile düşünsek, Fethullah Gülen’in PKK terör örgütünün Sur’daki yakıp yıkmaları, asker polis şehit etmesi üzerinden yaptıklarını olumlama anlamı çıkar bu cümlelerden. Zira her vesile ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Yezid, Haccac, tiran” benzetmesi yapanın da Fethullah Gülen olduğunu bilirsek... Kast edilenin ne olduğu anlaşılır..! (Turgay Güler’in Ülke TV’de bunu deşifre etmesinden de son derece rahatsız olmaları bize bir şey söylüyor olmalı değil mi?)
Eee, “Yezid”in bugünkü karşılığı “Diktatör” ise... O zaman taşlar tam da oturur öyle değil mi? “Sarayın askeri, polisi” cümlesini hatırlayın... “Bu savaş Erdoğan’ın savaşı” cümlesini hatırlayın. Ardından, Kılıçdaroğlu’nun “diktatör bozuntusu” ifadesini... Akabinde, Fethullah Gülen’in “Yezid’e, tirana rağmen surda gedik açtık” ifadesini koyun.
Gözünüzde bir tablo canlanmıyor mu?
Türkiye Cumhuriyeti devleti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet, PKK terör örgütü, HDP, CHP liderliği ve FETÖ tehdidi altındadır!
Tümünü bir araya getiren ortak motivasyon, Erdoğan düşmanlığıdır.