2015-2016 sezonunda kim şampiyon olur bilmem. Bildiğim kazananın şu andan itibaren belli olduğu. Kim diyeceksiniz, söyleyeyim Digiturk.
***
Son ihalede Digiturk bir iş modeli üzerinden fiyat arttırımına gitmişti. Yani ilk başta değil zaman içerisinde üye sayısı arttıkça para kazanmaya başlayacaktı. Ancak 3 Temmuz süreci ardından yaşananlar seyircinin futboldan kaçmasına neden oldu.
Bu da Digiturk’un en önemli gelir kalemini oluşturan ticari aboneliklerin bırakın artmasını azalmasına yol açtı.
Hep söylerim Digiturk için asıl gelir maç yayını yapılan restoran, cafe, otel ve benzeri yerlerdir. Yoksa hanelerden toplanan paralarla senede 450 milyon doları kimse ödeyemez. Bu sene Fenerbahçe ve Galatasaray’ın dünya yıldızlarını transfer etmesi demek Digiturk’un abone sayısına ve ticari üyeliklerine yansıyacaktır.
Beşiktaş’ın transferde fazla atak olmaması sonucu değiştirmez. Taraftar grupları arasında para harcama iştahı en yüksek olan takımlar Fenerbahçe ve Galatasaray sonuçta.
***
Peki Digiturk geçen sezonlarda kaybettiğini tek sezonda kazanabilir mi? Matematik olarak çok mümkün gözükmüyor bu.
Sonuçta “yayıncı kuruluş” olmak son 3 sezonda karlı bir iş değildi. Bugüne kadar spor kulüpleri az para aldıkları için değil aldıkları kaynağı doğru kullanamadıkları için maddi olarak zor duruma düştüler.
Transfer edilen bu kadar yıldıza onca para nasıl ödenecek bilmiyorum ama bildiğim sezonun geçen 3 sezona oranla futbol iştahı en yüksek sezon olacağı. Bu da onca kayıptan sonra kazananın Digiturk olacağını gösteriyor...
Bir yayın çok karmaşa
Deniz Baykal, Cnn-Turk’te Tarafsız Bölge programına katıldı. İlginç bir yayın oldu. Mesela iki kişi arasında geçen bir konuşmanın ne kadar farklı anlatıldığını gördük. İki Grup Başkanvekili, MHP’li Yusuf Halaçoğlu ve CHP’li Levent Gök birbirlerini yalandılar arka arkaya.
Komik değil ama traji-komik bir durum bu. Üstelik Türkiye’de siyasetin inanılırlığı açısından da üzüntü verici. Deniz Baykal’a gelince...
MHP’nin geçen dönem HDP’yle birlikte yaptığı işleri anlatırken Bahçeli’ye kızgınlığını saklayamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesine dair çizdiği tablonun mantık sıralamasında bir sıkıntı yoktu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun telefonunu 3 kere çaldırıp kapattığına dair cümlede bir parantez açmak lazım. Aradığınız kim olursa olsun cevap vermeyen telefonları defalarca çaldırmak ayıptır ve ideali gerçekten 3 kere çaldırıp kapatmaktır.
Sonuç mu, seçmende muhalefetin neler yapamayacağına dair kanaatleri kuvvetlendiren bir program oldu.