Dolayısıyla gelirleri arttıran şirketleşme modeli değil ligin kalitesi ve bu noktada durumumuz hiç de parlak değil... ***
İngiltere modeline geçilirse tamamen geçilir, yani Süper Lig yayın hakları da tıpkı İngiltere’de olduğu gibi 2’ye bölünür. Zuranın zırt dediği yer de işte tam olarak burası.Eğer büyük kulüplerin maçları bir pakete diğer kulüplerin maçları bir pakete konursa herkes büyük kulüp maçlarına asılır, diğer paket ortada kalır ya da sudan ucuza gider. Reyting ve reklamın sadece büyük takımlarda olduğuna dair maalesef kötü ve tamamen yanlış bir algı var.Aslında büyük takımların maçları kadar küçük takımlarının maçlarının da reklam alma potansiyeli var.İnanmayan TRT’nin yayınladığı PTT 1. Lig maçlarına baksın.Satış Ofisi son derece başarılı işler yapıyor ve kuşakları dolduruyor. Ama dedim ya bugüne kadar yaşanan kandırmaca yanlış bir algı oluşturdu, bunun değişmesi zaman alacak...
***
İngiltere örneğinden yola çıkacak olursak başka şeyler de karşımıza çıkar. Mesela Premier Lig’deki tüm maçlar canlı yayınlanamaz. Yayın gelirleri arttı ama kulüplere de yeni yaptırımlar geliyor. Geçen hafta Premier Lig’de mücedele veren kulüpler, harcamalarının sıkı denetimini öngören bir plan üzerinde ilke anlaşmasına vardı. Plana göre kulüpler denk bütçe yapacak ve sezon itibarıyla kulüplerin maaş toplamı için tavan belirleyecek.Bu önlem alındı zira geçen sezonun şampiyonu Manchester City şampiyonluğa rağmen tam 97 milyon 900 bin sterlin zarar etti. İngiltere Ligi’nin sadece iş modelini alarak futbolu ve gelirleri ileri götüremeyiz. Bir sonraki ihalenin potansiyel adayları Digiturk, TRT, Turk Telekom ve paketler halinde olması durumunda D-Smart da bunun farkındadır herhalde...