90’lar boyunca vesayet provalarının üzerimizde biçilip denendiği bir yerdi Sultanbeyli... Bir tür pilot bölgeydi seçkinler için. Hem İstanbul’un en yoğun göç alan ilçelerinden birisi olması, hem mütedeyyin nüfusunun siyasi tercihini resmi ideoloji çerçevesinde kullanmıyor oluşu burayı mercek altında tutardı...
Sanki orada sürekli ilan edilmiş bir sıkıyönetim hakimdi: Bir gün Genelkurmay Başkanı olmayı hayal eden askerlerin tutkulu sembolüydü mesela Sultanbeyli. İnsanların sakallarının ve örtülerinin resmini çekmek için köşelere sinmiş en cevval fotoğrafçılar hep orada nöbet tutardı. Sokaklarından biteviye geçen tanklar sanki bir minibüs veya bir inşaat kamyonuymuşçasına normal karşılanırdı, aniden çalan her sirenle hazırol’a geçmesi iyice öğretilmiş halk tarafından... Bitmeyen bir ‘ ’Paydos’’ filmi, bitmeyen bir ‘’Onuncu Yıl Marşı’’ gibiydi Sultanbeyli...
Geçen yüzyıldan bahsetmiyorum. Doksanlı yıllarda yaşadığımız trajikomik hadiselerdendi bunlar. Oysa son on-on beş yıl içinde çok şeyler değişti hem Türkiye’de hem Sultanbeyli’de. Bugün, kütüphaneleri, bilgi evleri, spor kompleksleri, parkları, hastane ve okullarıyla göz dolduran huzur mekanı bir ilçemiz Sultanbeyli... Gayretli, çalışkan ve çağın ihtiyaçlarına vakıf hizmet anlayışı kent ve kentlilik bilinciyle buluşunca, eskinin bunaltıcı günleri çoktan unutulmuş bile...
Belediye Başkanı Hüseyin Keskin’in ifadesiyle kent ve kentlilik bilinci konularında toplumsal dönüşümün olağan merkezi olan aile ve ailede rol model olarak anne, yerel katılımın en önemli kişilerinden... Karşılıklı güvenle oluşturulacak eşit ve onurlu yurttaşlık ilişkisi, toplumsal sözleşmelerin esasında yer almalı... Sultanbeyli’de bugün gördüğümüz huzurun temelinde hem gayretli bir hizmet hem de katılım sözkonusu...
Başkan Hüseyin Keskin ve Kent Konseyi Kadın Meclisi kadın yazarları kadın okurlarla buluşturmaya karar vermişler. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Gönül Çolak ve yine meclis üyelerimizden ve Başkan danışmanı Gülten Teoman, Kent Konseyi Başkanı Reşat Atalar, bu örnek projenin mihmandarlığını üstlenmişler... Tank yerine harfler demişler... Sıkıyönetim yerine edebiyat ve sanat demişler...
Hüseyin Keskin öncülüğünde bu atılım, belediyeciliğin sadece alt yapı çalışmalarından, inşaat, su yolu, kanalizasyon, kat imarı, asfalt-kaldırımdan ibaret olmadığını ispat ediyor aslında. Zira kent; alt yapı hizmet kalitesi olduğu kadar toplumsal barışın, huzurun, biraradalığın, katılımın, farkındalığın da anlamlarına işaret ediyor. Kent, insanın yeni sorularına cevap verebildiği nispette kurabiliyor kentliliği... Sultanbeyli bunun en bariz örneklerinden...
Farklı yaşlarda, farklı mesleklerde, farklı eğitimlerden görgülerden geçmiş 300 civarında kadının edebiyat, kitap ve okuma halkası etrafında buluştuğu bu kent projesi doğrusunu isterseniz beni çok heyecanlandırdı. Katılım kadınlara odaklıydı ve hem yaş hem eğitim konusunda herhangi bir kategorik yaklaşımı olmayan serbestlik esastı... Ansiklopedik bir bilgi yarışması da değildi şahit olacağımız. Bir edebiyat münazarası gibiydi daha çok. Okuyucular arasında ilkokulu dışarıdan bitirmiş torun sahibi büyükanneler olduğu kadar, eczacı, öğretmen, iş kadını, ev hanımı olanlar da vardı. Üstelik okudukları eser hakkında düzenlenen bilgi yarışmasına, elektronik oylama cihazı keypad’lerle katılacaklardı... Hey Allahım! On yıl öncesine kadar devlet dairlerinde bize imza atmayı biliyor musun diye sorulurdu. Salonda elektronik oylamayla soru cevaplayan büyükannelere bakarken nutkum tutuldu... Remziye Ekinci Sultanbeyli Anadolu İmam Hatip öğrencisi, 1’incisi oldu. 2’nci Eslim Bol 19 yaşında bir barış aktivisti savaş sebebiyle Suriye’de okuduğu liseyi bırakıp gelenlerden. Dereceye girenler arasında başörtülü olmayanlar da vardı tülbentliler de, kot pantolonlu da türbanlı da...
Çevre Bakanımız İdris Güllüce Beyefendinin eşi Fatma Güllüce de programdaydı. İstatistikler üzerinden yaptığı konuşma oldukça düşündürücüydü... Japonya’da yılda ortalama 25 kitap okunuyormuş, İsviçre’de 10, Fransa’da yılda 7 kitap okunurken, Türkiye’de bir kişi 10 yılda 1 kitap okuyormuş ancak! Günde ortalama 5 saat televizyon seyredilirken, kitap okumaya yılda sadece 6 saat ayırıyormuşuz. İhtiyaç maddeleri sıralamasında kitap; 235. sıradaymış...
Sultanbeyli Belediyesinin başlattığı kadınlar okuyor projesi Kültür Bakanlığımıza da ilham verebilir. OKU diyen bir Kitabın muhatabıyız neticede...