Uzun zamandır restore ediliyordu. Cuma günü Sultan Ahmet Han'ın türbesinin ziyarete açılışına şahitlik ettik... Tarihi bir zenginliğin mirasçıyız. Bu hal, parayla veya güçle kazanılacak bir durum değil. Allah'ın bizlere emanet olarak bahşettiği bu tarihi, bizden sonraki nesillere de ibret olarak, ihtimamla koruyup ihya ederek ulaştırmamız gerekiyor...
Altı minareli muhteşem mimarisiyle İstanbul'un önemli ziyaret makamlarından olan Sultan Ahmet Camii tarihi yarımadanın yıldızlarından. Yerli yabancı turistlerin olduğu kadar Hacca ve Umre'ye niyet edenlerin ziyaretgahı olarak da namlıdır. Eski İstanbul hanımlarının Ramazan ziyaretleri Anadolu yakasında Aziz Mahmut Hüdai Efendinin türbesiyle başlardı. Avrupa yakasındaki dua istikametiyse Eyyüb Sultan'dan başlar her halükarda bu geleneksel oruç ve dua ziyaretleri Sultan Ahmet Camiinde tamamlanırdı.
Sultan Ahmet, çalışkanlığı ve aldığı önemli kararlarla tarihçilere Kanuni Sultan Süleyman dönemini hatırlatan bir padişah. Hanedanın yaşça büyük evladının tahta geçmesini kanunlaştırdı, Sultan Fatih Mehmet Han'dan itibaren şehzadelerin kabusu olan rekabet dönemini kapattı. İmara önem verdi. Şairdir, mimar sedefkar Mehmet Ağa ile önemli eserler ortaya koymuştur. Ayrıca tasavvuf hikmetine hürmetiyle maruf bir hükümdardır. Aziz Mahmut Hüdayi Efendi başta olmak üzere devrinin tarikat büyüklerini zaman zaman özellikle Ramazanlarda Saray'a davet etmesiyle, hürmet etmesiyle bilinir...
Sultan Ahmet Han'ın türbesi, hemen meydanın girişinde. Mülk suresinin sahifeleri kalem işiyle yazılı türbenin hemen her duvarında. Medine-i Münevvere'de Sevgili Peygamberimizin (s) Ravza'i Mutahharasını bezeyen muhteşem çinilerin izini Sultan Ahmet Türbesinde sürebilirsiniz. Pencerelerin kenarlarında o dönemde Ravza'dan artan çiniler, mavi gözleriyle kıpır kıpır size bakıyorlar. Sanduka üzerindeki örtülere puşide deniyor. Kadife üzerine altın sırmalarla işli puşidesiyle Sultan Ahmet Han'ın sandukası adeta bir gemiye benziyor. Hemen yanında eşi Kösem Sultan var, puşidelerin tamamlanması bir yıl kadar sürüyormuş, onun örtüsü de bitmek üzereymiş, şimdilik acem şalları sarılmış diğer sandukalara... Ahh, hain bir darbeyle Şehit edilmiş Padişah Genç Osman'ın sandukası da burada...
Sandukaların başucunda tarihi gümüş rahlenin üzerinde yine tarihi el yazması Kuranı Kerim'den Mülk suresini okudu hafız efendi. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ve Vali Vasip Şahin beylere baktım göz ucuyla Mülk suresini dinlerlerken... Allah'ın sözü önünde boynu bükük birer çocuk gibiydi tüm makam sahipleri... ''Burada bir zamanlar, dünyaya hükmeden büyük insanlar yatıyor'' derken dünyanın geçiciliğine dikkat çekti Numan Bey...
Sultan Ahmet Camii inşa edilirken Mısır'daki Sultan Kayıtbay türbesindeki ''nakş-ı kadem'' (Hz. Peygamberimizin mübarek ayak izi) İstanbul'a taşınmış. Önce Eyyüb Sultan'da ardından Sultan Ahmet Camii'nde ziyarete açılmış. Ama aynı gece Padişahın gördüğü rüya çok sarsıcıymış. Sultan Kayıtbay'ı kendisini Resulullah'a şikayet ederken görmüş düşünde Sultan Ahmet... Derhal ''nakş-ı kadem''in replikasını çıkarttırarak Efendimizin mübarek ayak izini geldiği yere Mısır'a uğurlatmış... Nakşı Kadem replikasını başında taşıdığı söyleniyor... Ve kalbinden düşen mısraları taşa geçirtmiş...
''N’ola tacım gibi başımda götürsem dâim
Kadem-i resmini ol Hazret-i Şâh-ı Resûl’ün
Gül-i gülzar-ı nübüvvet o kadem sahibidir
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün''
Türbenin giriş kapısında yazılı bu dörtlük, dünyaya hükmeden bir Sultan'ın, Resulullah'ın (s) hatırası önünde titreyen kalbini gösteriyor...