Süleymaniye Camii, İslam mimarisinin zirve eserlerinden biridir. Belki tezyinat ve görkem açısından Özbekistan ve İran'daki kimi camilerden daha aşağı gibi görülebilir ancak sanat, zarafet ve estetik açıdan zirvedir.
Belki Ayasofya, Sultan Ahmet örneği farkı daha iyi anlatabilir. Ayasofya daha iridir ama Sultanahmet Camii'ndeki zarafet yoktur.
Her neyse, neticede Süleymaniye bir camidir.
Mabettir.
Müslümanın mabet ile ilişkisi öncelikli olarak orada ibadet ediliyor olmasıdır.
Elbette ki dış görüntü şehircilik açısından fevkalade önemlidir. Süleymaniye ve benzeri eserler o şehrin kültürünü ve ruhunu yansıtırlar. O eserlerin ihmali ve gölgelenmesi şehrin ruhuna da zarar verir.
Dolayısıyla Süleymaniye'nin silueti (kenar çizgileriyle görüntüsü) konusundaki hassasiyet kimden gelirse gelsin alkışlanacak bir yaklaşımdır.
Süleymaniye Camii, İstanbul'un yedi tepesinden biri üzerine bina edilmiş, bu şehre mührünü vurmuş bir muazzam eserdir. Onun ve diğer eserlerin bakımı ve de şehrin siluetinin korunması bu ülkenin tarihine ve şehrin ruhuna verilen ehemmiyeti gösterir.
Ancak geçen hafta Süleymaniye'nin silueti bahanesiyle seküler kesim tarafından İlim Yayma Vakfı'na karşı kopartılan fırtına tamamıyla yalan üzerine bina edilmiş ideolojik ve siyasi bir saldırıdır.
İdeolojik bir saldırıdır, çünkü muhafazakâr kesimin önemli sivil toplum kuruluşlarından birine yöneliktir.
Siyasi bir saldırıdır, çünkü vakfın mütevelli heyeti başkanı cumhurbaşkanının mahdumudur!
Katmerli bir yalandır, çünkü kamuoyuna silueti gölgeliyor diye gösterilen inşaatın siluetle uzaktan yakından alakası yoktur.
Buna rağmen İlim Yayma Vakfı, muhaliflerinin bile takdir etmek zorunda kaldığı bir açıklama ile kamuoyunu bilgilendirmiş, ilgili kurumların yapacağı her tasarrufu kabul edeceklerini deklare etmiştir.
Siluet iddiası koca bir yalandır. Evet, yayınlanan fotoğraf çirkindir ve gören herkesi rahatsız etmiştir ama o inşaatın cami siluetiyle alakası yoktur.
Salı günü akşamı Habertürk'te bir canlı yayına katılacaktım ve konular arasından bu siluet konusu da vardı.
Hiçbir yanlışı savunmadım, savunmam da. Ama haber seküler kesim kaynaklı olduğu için yerinde görmek istedim. Yazarlarımızdan Selahaddin Eş ağabeyle birlikte şiddetli fırtına ve yağmura (bir şemsiye parçaladığımızı da ekleyeyim) rağmen Süleymaniye'ye gittik.
Kıble tarafından bahçesine girip siluet iddiası olan Haliç tarafına geçtik ve çevre duvarının üzerinden fotoğraftaki binayı aradık.
Aşağılarda uzakta bir inşaat ucu gördük.
Aşağılarda cami siluetiyle alakası olmayan bir inşaat.
Sonra o yağmur ve fırtınaya rağmen indik, inşaatı aradık.
Orası dik bir yokuştur.
Süleymaniye Camii'nin iki sokak aşağısında inşaatı bulduk. Kademeli olarak yapılmış ayrıca bitişiğindeki yetmiş yıllık eski binadan birkaç metre de daha kısa bir inşaat. (Mesele siluet olsaydı inşaatın bitişiğindeki daha yüksek bina var orada, o da bahis konusu olurdu!)
Resimde görülen kubbeler de Süleymaniye Camii'nin kubbeli değil caminin bir sokak altındaki medresenin kubbeleri. İnşaat medresenin de bir sokak altında.
Gazete dergi dağıtıcılığını da sayarsak 49 yıllık gazeteciyim. O fotoğrafın nasıl çekildiğini anlayabilmiş değilim. Süleymaniye'nin bir sokak altındaki medreselerin üzerine çıkıp onun da bir sokak altındaki inşaatı bu şekilde görüntülemek hakikaten çok büyük bir uğraş gerektirir.
Ayrıca dikkat edilirse fotoğraf camiyi cepheye alarak değil camiyi arkasına alarak bir sokak aşağıdan çekilmiş ve siluet yalanıyla yayınlanmış!
Buradan bütün gazetecilere de teklif ediyorum gitsinler baksınlar öyle bir fotoğraf çekebilmelerinin ne kadar zorlama olduğunu gözleriyle görecekler.
Hâsılı kelam;
Bir, inşaat Süleymaniye Camii'nin iki sokak altında yokuşta ve caminin siluetiyle alakası yok.
İki, inşaat tamamıyla hukuka uygun olarak izinleri ve ruhsatları alınmış bir inşaat.
Üç, buna rağmen kamuoyunun hassasiyeti dikkate alınarak inşaat durdurulmuş.
Dört, burum böyleyken İBB zaten durmuş olan inşaata hukuka aykırı olarak mühürlemiş, baltayı fena halde taşa vurmuş.
Daha da ilginci, İlim Yayma Vakfı'nın senedine göre İBB Başkanı aynı zamanda mütevelli heyetinin üç onursal üyesinden biridir. (İstanbul Valisi, Belediye Başkanı ve Müftüsü onursal üyedir.)
İBB bu asparagas haberin üzerine balıklama atlayarak fena çuvallamıştır.
Balıkçıdan sonra bu ikinci falsodur.
Basın sözcüsü bu üyelik işini duyunca 'Başkan istifa edecek!' demiş, ancak herhangi bir istifa ulaşmamış vakfa.
Ne diyor Kur'an-ı Kerim: "Ey iman edenler! Eğer size bir fâsık bir haber getirirse, onu araştırın. Yoksa bilmeyerek birilerine sataşırsınız da sonra yaptığınıza pişman olursunuz!" (Hucurât, 6)