Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, geçtiğimiz ay gerçekleşen Yozgat 7. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada Süleyman Demirel'in gerçek hüviyetini ortaya koyunca mâlûm güruh tepinip durdu.
28 Şubat darbesinin yıldönümü yaklaşırken Ünal'ın mezkûr kongrede Demirel gerçeğini nasıl anlattığı okuyalım da hafıza tazeleyelim: "Bunlar (Muhalefet) milletin kendilerini iktidar yapmayacağını bildikleri için milletle mücadelelerine ve milletinin iradesinin temsilcisi olan siyasetle mücadeleye devam edeceklerdir. O yüzden hâlâ vesayet aklıyla düşünüyorlar. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıymış. Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı hukûkidir, siyasi değildir. Siyasi olarak mücadele etmiş, milletin önüne çıkmış, milletten oy almış, siyaset yapmış bir Cumhurbaşkanı, millet iradesini temsil ediyor demektir. Dolayısıyla bunlar siyasi olarak tarafsız Cumhurbaşkanı isteyerek aslında ne istiyorlar? Geçmişte vesayetin sigortası durumunda olan Cumhurbaşkanları vardı ya, Süleyman Demirel diyor ki; 28 şubatla ilgili boyun eğmek zorundaydım. Neden? Çünkü telefon ettiler, tankları çıkarıyoruz dediler ben de 28 Şubat'a razı olmak durumunda kaldım diyor. Biz böyle bir Cumhurbaşkanı istemiyoruz, biz milletin emanetini ölümüne savunan bir Cumhurbaşkanı istiyoruz."
Süleyman Demirel 28 Şubat cuntasının 1 numaralı siyasi ayağıdır. Mahir Ünal'ın da dediği üzere, vesayetin sigortasıdır. Maalesef yargılanmadan öldü. Şimdi, kendisi inkâr etse bile uzuvlarının aleyhine şahidlik edeceği mahkeme-i kübrada!
Demirel 28 Şubat'ın ardından verdiği röportajlarda 28 Şubat'ın darbe olmadığını söyleyip 28 Şubat darbesini hep savundu. En ufak bir pişmanlık ifâdesi olmadı. "Başörtülüler üniversiteye giremez" diye diye can verdi; Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat şahid!..
Demirel, 2006 senesinde Donat'a verdiği röportajda 28 Şubat'ı şöyle tanımlıyor: "28 Şubat, devletin normal bir hukuk devleti, Anayasa devleti, kanun devleti olarak işleyebileceğinin ispatıdır."
Demirel'e göre 28 Şubat'taki asker brifingli yargı, okul önlerinde kızların coplanması, Müslüman Anadolu halkının fişlenmesi, işkenceler, havada uçuşan müebbet hapis cezaları vb. hukuk devletinin, anayasa devletinin, kanun devletinin gereği!
Yine Donat'a verdiği röportajda Demirel, başörtülü kızların üniversiteye giremeyeceğini söylüyordu.
Mahir Ünal mevta Demirel hakkında "vesayetin sigortası" demekle az bile demiş.
Süleyman Demirel'in 28 Şubat'ta vesayete sigorta olmakla kalmayıp İslâm'ı tahrif için bir de konsey kurmuştu. Gazetelerin "Baba'dan din atağı" manşetiyle verdiği İslâm'ı tahrif projesinin mimarı Demirel, Kur'ân'ın dünya ahvalini tanzim eden hükümlerinin zamanının geçtiği fetvasını da vermekten geri durmamıştı. Bu sözün elfâzı küfür olduğunu söylememe sanırım gerek yok!
Demirel'in Cumhurbaşkanlığının sona ermesine yakın kurduğu İslâm'ı tahrif konseyi, dinimizi 28 Şubat cuntasının istediği şekle sokacaktı. O dönemde ülkemizde İslâm'ı tahrif etmek için iki proje atbaşı gidiyordu: Bir yandan FETÖ üzerinden yürütülen Vatikan'ın hazırladığı "Dinlerarası Diyalog" projesi, diğer yandan da Demirel'in İslâm'ı tahrif projesi.
Demirel'in yediği herzeleri anlatmaya bu köşe kifayetsiz kalır. Kitaplık çapta yeni nesle Demirel'in gerçek hüviyetini anlatmak gerekiyor. Anlatılmalı ki kimin ne olduğu bilinsin!..
Mâlûm güruh, tepinip durmayın, babanızın gerçek kimliği maalesef bu!