Facebooksayfam var, oradan dostlarımın duvar yazılarını okuyor, neleri beğenip nelere karşı çıktıklarını belli eden videolarına göz atıyorum. Twitter hesabım da var, ama gazetedeki arkadaşların yönetiminde; ara sıra girip kim ne yazmış merakımı gideriyorum.
Amatör bir merak benimki. ‘Profesyonel’ merakı olanlar için her iki sosyal medya bir maden... Kimi oradan dava konusu olacak şiir çıkarıyor, kimi de eylemci...
Boston Maratonu’nu kana bulayan eylemi iki Çeçen gencin işlediği yolundaki kanaat, her ikisinin Facebook sayfasına iliştirdikleri notlar ve videolar ile attıkları tweet’ler üzerinden oluşturuldu. Küçük kardeş Dzokhar’ın Facebook sayfasında Suriye’de müslümanların çektikleri çilelere dair bir video varmış; bir de ne olduğunu tam anlayamadıkları dini bir sohbet... Büyük kardeş Tamerlan iki yıl önceki Orta Asya gezisi sırasında karşılaştığı insanların yerel ağızlarıyla dalga geçiyormuş bir videoda...
Dzokhar‘İslami Facebook’ olma iddiasındaki ‘salamworld’ ile benzeri bazı siteleri de sayfa favorileri arasına eklemiş...
Küçük kardeş Twitter hesabında @J_tsar imzasını kullanıyormuş... Geçen Kasım ayından bu yana takipçilerine gönderdiği mesajlara bakıldığında, henüz 20’sine varmamış, gönlü ferah bir gencin sevgileri, özlemleri, nefretleri, kötü alışkanlıkları fark ediliyor.
18 Kasım 2012’de “Bir bira, berbat bir avrat ve tozdan oluşan kutsal üçlemeyi hak ediyor bu akşam” diye yazmış... On gün sonra “Filistin özgür kalmalı...” 16 Ocak 2013’te etrafında konuşulanlardan etkilenip “İslâm ile terörizmi bir tutan ahmaklarla münakaşaya girmiyorum, değersizler çünkü; bırak ahmaklar ahmak kalsınlar...” tepkisini mesaja dökmüş...
Maraton gününe doğru bile kafası karışıkmış Dzokhar’ın. 21 Mart’ta “İyi insanlar bir şey yapmazsa şer kazanır” siyasi mesajını atmış; dört gün sonra (25 Mart’ta) ise “Yapmam gereken ev ödevi var ya, onu hâlâ yapmakla meşgulüm” diye duyurmuş...
Nisan ayına gelince, belli ki, yüreğinde bir şeyler kıpırdamaya başlamış... Gönderdiği mesajlara bakın:
“Yastığa başımı koyup bir kulağımı bastırdığımda kalbimin atışını işitirim; o kadar gürültüyle kim uyuyabilir?” (7 Nisan). “Bilgiliysen ve etkilenmişsen bütün yapacağın harekete geçmektir.” (8 Nisan). “-Sigara içsem kızmazsın değil mi? –Adamım, kafana kurşun da sıksan aldırmam.” (10 Nisan). “Çoğunuz medya tarafından biçimlendiriliyorsunuz.” (11 Nisan). “Bilgi edin, kadın bul, para elde et.” (11 Nisan).
Boston Maratonu 15 Nisan günü koşuldu, bitiş çizgisine doğru patlamalar geldi. @J_tsar’ın mesajları ertesi gün de devam etti: “Kentin kalbinde aşk yok mu; güvende kal millet.” Ve, “İnsanlar vardır, gerçeği bilir, seslerini çıkarmazlar & insanlar vardır, gerçeği konuşurlar, ama azınlıkta kaldıkları için biz onları işitemeyiz.” Ve, “Şu günlerde sanki söyleyecekleri bir şey varmış gibi konuşuyor herkes, ama dudakları kımıldadığında bir şey çıkmıyor ağızlarından; kuru gürültü yalnızca.” Ve en son: “Ben stresten etkilenmeyen biriyim.” (Bunların hepsi 16 Nisan tarihli mesajlar; yani patlamadan bir gün sonra...)
Mesajlarda kullanılan deyimlerden bazısı güncel şarkı sözlerinden...
İşte birileri bu mesajlardan ve Facebook sayfasındaki bir-iki notla site adreslerinden “Suçlu” sonucunu çıkartıyorlar...
Konu üzerinde düşünürken, aklıma, Twitter tiryakisi de olan Facebook kullanıcılarından bir-ikisinin şöyle birkaç ay geriden sosyal medyaya katkılarını toparlamak geldi. Emin olun, bazılarının seçkileri kafası karışık Çeçen delikanlının paylaştıklarından daha ileride, daha radikal...
Sosyal medyayı insanlar kendisiyle takipçileri arasında çok mahrem yazışmalar sayıyor, belki de öyle sanıyorlar... Oysa hem Büyük Birader (BB) hepsini gözlüyor, hem de ‘suça itilecek kişi’ arayışına gidildiğinde oraya başvuruluyor...
Yine bildiğinizi okuyun siz; sosyal medya sizsiz, BB’ler sosyal medyasız olmaz...