Batıcılar'ın özgürlük anlayışı, İslâm'a ve Müslüman Anadolu halkına sövmekten ibaret.
Ne kadar İslâm'a ve Müslüman Anadolu halkına söverlerse, tahkir ederlerse kendilerini o kadar özgür addediyorlar.
İstiyorlar ki, onlar bize sövsün, bizle alay etsinler ama biz sesimizi çıkarmayalım. Hiçbir tepki göstermeyelim.
Biliyorlar bu topraklarda İslâm'a ve Müslüman Anadolu halkına sövmenin bir bedeli olmadığını. Bedel ödeyeceklerini bilseler değil ağızlarını açmak hakaret etmeyi bile düşünemezler.
20 yıllık Ak Parti iktidarında hâlâ İslâm'a ve Müslüman Anadolu halkına sövülüyorsa hatayı nerede aramalıyız?
Bizlerin adam olamamasında...
Onlara benzemeye çalışmakta...
Şahsiyetimizi kaybettik...
Vakarımızı kaybettik...
Bebeler gibi zırlıyoruz "Bizlerle alay ediyorlar" diye. Elimizden başka bir şey gelmiyor.
Bundan daha büyük rezillik var mı!
İşte, düşmanlarının kalbine bir aylık mesafeden korku salan Hazreti Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetinin içinde bulunduğu vahim ahval.
Ha bir de karşı tarafa yaranmaya çalışan soysuzlar var.
"Yok, efendim öyle demek istememiş de, yok efendim zaten âyette şöyle geçiyormuş" diye, İslâm'a ve Müslüman Anadolu halkına sövenleri savunan içimizdeki soysuzlardan bahsediyorum.
İman öfkesi olmayınca onun bunun orta malı olunuyor!
"İnsanda mademki sevme, üzülme, ağlama gibi hissi haller vardır, öfke de onlar içindir. Gazabın makbul ve memduh olan şekli, Allah hakkını korumada, Müslümanların mal ve kanını muhafazada, evini ve şahsını müdafaada gösterilendir." buyuruyor Abdülhâkîm Arvasî Hazretleri.
"Cennet ve cehennem ehli kimlerdir? Cennet ehli şunlardır ki, kalbinin en iç noktasında, Allah'ın razı olduğu şeyleri sevmek ve buğzettiklerini sevmemek keyfiyeti vardır. Hattâ bu insan fiil ve hareket bakımından düşüncesine aykırı işler yapsa bile..."
Unuttuğumuz veya içimizdeki orta mallar aracılığıyla bize unutturulan düsturlar.
Allah için sevmeyi ve Allah için öfke duymayı unutunca, bugünlerde olduğu gibi "Duydun mu mukaddesatımıza sövmüşler" diyerek salya sümük ağlıyoruz.