Günümüzde yapılan araştırmalar eski çağlardaki ritim tekniklerinin terapötik etkilerini doğruladı. Stres, yorgunluk, endişe, hipertansiyon, kronik ağrı ve kanser gibi pek çok hastalıkların tedavisinde ritmin önemi büyük.
Son yıllarda ritim çalışmalarının çokça ön plana çıktığını görüyoruz. Ritmin insan üzerinde olumlu etkileri olduğunu biliyoruz. Eski çağlardan beri davul ve ritim iyileşme ve kendini ifade etme aracı olarak kullanılmıştır. Şamanlardan Batı Afrika’daki Minianka iyileştiricilerine kadar müzik ve ritim tedavide kullanılmıştır. Şamanların hastalık etkeni olduklarına inanılan kötü ruhların frekanslarına davul, ritim ve dans yoluyla ulaşmaya ve bu şekilde onları yok etmeye çalıştıkları meşhur bir bilgidir.
Beden ve ruhun senfonisi
Günümüzde yapılan araştırmalar eski çağlardaki ritim tekniklerinin terapötik etkilerini doğrular niteliktedir. Ritim terapinin stres, yorgunluk, endişe, hipertansiyon, astım, kronik ağrı, romatizma, zihinsel hastalıklar, migren, kanser, multipl skleroz, Parkinson Hastalığı, felç, duygusal rahatsızlıklar ve geniş çapta fiziksel engeller üzerinde tedavi edici ve tedaviyi güçlendirici etkisi olduğu gözlenmiştir. Hirokwa ve arkadaşları bir araştırmada hızlı tempoların mutluluk kimyasallarını artırdığını tespit ettiler. Yine yapılan araştırmalar egzersiz esnasında kullanılan yavaş ritimlerin mutluluk hormonunu azaltırken, hızlı tempolar artırdığını göstermiştir. Stres neredeyse tüm hastalıkların başlangıç sebebidir. Kalp krizine, felçlere ve bağışıklık sisteminin çökmesine sebep olabilir. Yeni yapılan bir çalışmada grup ritimterapilerinin stresi ve tükenmişlik sendromunu azaltarak iş performansını arttırdığı gözlenmiştir.
Günlük hayatın ritmine uyum sağlayabilmek için bedenimizin ve ruhumuzun ritmini ayarlamamız son derece önemli. Ritim terapi ve müzik çalışmaları bu konuda çok büyük katkı sağlarlar. Ancak ritim çalışmasıyla “Ritim terapi” kavramlarını birbirine karıştıran ve bu tekniği biraz da istismar eden insanlara sıkça rastlıyoruz. Ritim sanatçısı olmakla ritimterapist olmanın aynı manaya gelmediğini bilmek gerekir. Tıpkı müzisyen veya psikologla müzikterapistin aynı olmadığı gibi.
Uzman mı umut taciri mi
Müzikterapist üç yıllık bir lisans programının ardından iki yıllık mastır programını bitirip klinik deneyim alındıktan sonra olunuyor. Müzikterapi de tedavi alanında kullanılan ciddi bir terapi yöntemidir. Birkaç seminere katılıp bir iki kitap okuyarak müzikterapist oldum diye piyasaya çıkıp otistik, zeka geriliği, öğrenme güçlüğü ve fiziksel özürlülük yaşayan çocukların ailelerine umut tacirliği yapan maalesef çok insan var. Ebeveynlere buradan seslenmek istiyorum: “Bir psikiyatri uzmanının kontrolünde olmayan hiçbir terapi uygulamasına itibar etmeyin.” Ancak bunlar bu grup rahatsızlıkları olan çocuklarda müzikal etkinliklerden ve ritim çalışmalarından istifade etmeyeceğiz manasına gelmiyor. Bunları birer müzikal etkinlik olarak da yapabilirler, ama tek şartımız bir uzmanının gözetiminde yapılması.
Gönlümüzün ritmini ayarlayacak bir konser
Şükürler olsun ki Alaeddin Yavaşca gibi klasik dönemden günümüze kalmış en büyük değer Allah ömrüne bereket versin aramızda. Bugün Cemal Reşit Rey Salonunda SAAT 20:00’da Alaeddin Yavaşca Hoca’nın 70. Sanat yılını kutlayacağız. Şef Yeşim Altınel Çoban, solist naçizane ben fakir. Hocanın teşrifiyle gerçekleşecek konserde o bülbül sesinden eserler dinleme fırsatımız da olacak inşallah. Bu muhteşem gecede buluşmak üzere.
-Bilgi için: http://crrks.com/calendars/70-sanat-yilinda-alaeddin-yavasca/ linkini kullanabilirsiniz.