2019 yılı itibariyle Star Gazetesi’nin 20. Yılını kutluyoruz.
Bu ailenin bir ferdi olarak ben de Nisan ayında 4. Yılımı dolduruyorum.
Bugün de bunu yazmak istedim aslında.
Gazetenin bir yöneticisine bir çay sohbeti sırasında gazeteye dair fikirlerimi söylememle başladı her şey.
O güne kadar bir gazetede yazmışlığım yoktu ama 10 yıla yakın kendi kişisel blogumda yazıyordum.
Gazetenin yöneticisine “gençlere okutmak gerek, gençlere dokunmak gerek” derken “Sen yaz bir şeyler madem öyle” cevabını aldım.
Cümlem yarıda kesilmişti. Dahası, unutmuştum bütün söylediklerimi.
Yaşım 30’du ve benim yaşım kadar yıldır alanında emek vermiş insanların yazdığı bir gazetede yazacaktım.
Teşekkür etmiştim, bir hayalim gerçek olmuştu diyemeyeceğim çünkü hayal edebileceğim bir şey değildi. Hayalin ötesindeydi.
Şimdi düşünüyorum, kaç yönetici 30 yaşında, heyecanlı, bir şeyler yapmaya çalışan, meraklı ama gazeteciliğe dair en ufak bir fikri olmayan bir gence köşe verir? İmkan verir? Kaç kişi güvenir?
Zaman zaman gazete yönetimini zorlayacak yazılar yazdım. Arkamda durdular.
Yandaş medya deyip geçerler ama çok kez eleştiri yazıları yazdım bu satırlardan. Hükümete, devlete, kurumlara yönelik eleştiriler.
Ne bir devlet büyüğünden, ne de medya yöneticilerimden tek bir uyarı, kesme, biçme gelmediği gibi çok kez de teşekkür geldi, “eleştirilerini bekliyoruz” diyen, arayan büyüklerimiz oldu.
Şu anda bu sayfaya yazmaya başladığımda inandığımı yazmak dışında tek bir kriterim yok. Acaba o ne der, acaba bu ne der diye bir endişem yok. Çünkü gazetenin duruşu “Yerli ve Milli” bir çizgi, o kadar. Bu sınır çerçevesinde, ki zaten bu sınır bizim doğal sınırımız, her şeyi yazabiliyoruz bu sayfalarda.
Zaman geldi, bir eleştiri yazımı OdaTV alıp manşete koyup “Bakın, yandaş yazar bile isyan etti” gibi başlıklar attı. Oysa isyan değil, gayet aklı başında ve sakin bir eleştiri yazısıydı. Ama olmaz, biz eleştiremezdik, sadece onlar eleştirebilirdi. Biz eleştirince de manşete koyup kendi hedef kitlemize şikayet ettiler, “Bak bu sizden ama sizi eleştiriyor ha, ona göre”...
Peki sonuç ne oldu? Teşekkür edenler, tebrik edenler, devamını bekleyenler…
Tek bir olumsuz mesaj, tek bir uyarı olmadı.
20 yılını dolduran Star Gazetesi’nin 4 yılını doldurmaya hazırlanan en genç yazarı olarak şunu söyleyebilirim;
Her biri birer okul olan, her biriyle tanışmayı birer yüksek lisans diploması saydığım çok kaliteli isimlerle aynı gazetede yazmak büyük bir kıvançtı benim için.
Onlardan çok şey öğrendim.
Gün oldu, bir gazete bir isim benzerliğinden dolayı benimle aynı isimde bir suçlunun yerine benim fotoğrafımı kullandı, ilk müdahale ve mücadele eden gazetem oldu.
Tüm yazarlar aynı anda sosyal medya hesaplarından itibarımı korudu, savundu.
Çok duygulandığım, çok özel bir gün oldu.
Geçtiğimiz günlerde yazarlarımızdan Prof. Dr. Beril Dedeoğlu bir rahatsızlık geçirdi. Genel yayın yönetmenimiz Nuh Albayrak ve diğer yöneticilerimiz an be an yanında olmaya, irtibatta olmaya gayret ettiler. Biz de grubumuzdaki diğer yazarlarla sürekli koordinasyon halinde olduk, moral vermeye, destek olmaya çalıştık. Beril hocamıza da bilvesile geçmiş olsun diyorum. Umarım çok kısa sürede yazılarına ve sosyal hayatına dönecektir.
Demem o ki çok gururluyum, böyle bir ailenin parçası olmaktan çok mutluyum.
Başta TürkMedya grubunun patronu Zeki Yeşildağ, İcra Kurulu Başkanı Ahmet Bayraktutar ve Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak olmak üzere, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Sadece yöneticilere değil, editörlerden baskıdaki teknikerlere, ulaşımdaki şoför ağabeylere kadar, tek tek herkese.
Bu satırları biraz, içeride neler oluyor merak edenler için, biraz da önyargılarla bakarak suizanda bulunanlar için yazdım.
20. Yılı kutlu olsun Star.