Star Medya gurup başkanımız Murat Sancak’a düzenlenen suikast, terörcülere destek verenlerin oluşturmak istedikleri algı çerçevesinde kişisel, vakai adiyeden bir olay değil, derin bir meseledir.
Medeniyet çocuklarının kendi kendini yönetme kudretinin gasp edildiği yıllara uzanmaktadır. Kültür coğrafyamızın parçalanarak onlarca sömürge devletçiğin icat edildiği işgal yıllarına, içerdeki hainlerin yataklığıyla insanlığımıza tecavüz edilmeye başlanan yüz yıl öncelere dayanmaktadır.
Falan düvel ne der, filan güç odağının menfaatine acaba bir halel gelir de ürkütürmüyüz gibisinden bir endişe hiç hissetmedik. Tamamen devlet ve millet menfaati doğrultusunda egemenliğimizi son kertesine kadar yaşadık. Elimizi kolumuzu sallayarak, gümrük kapısı da nedir bilmeden üç kıtada kardeşçe ve huzur içinde bir hayat tecrübe ettik. Ama nihayetinde de 780 bin kilometre kareye sıkıştırılmış bir hayata mahkûm edildik. İşte yaşanan sıkıntılar bu mahkumiyete darlanmışlığın ve isyanın sancılarıdır.
Evet, önce Star medya personelinin öğle vakti yemekhane önüne koyulan bombalı suikast girişiminden sonra şimdi de gurup başkanımıza yapılan silahlı suikast girişimi bu topraklarda verilen en tarihi, en mühim ve en şanlı egemenlik mücadelesinin bir yansımasıdır, şubesidir, bir cephesidir.
Kendi kendisini yönetebilen özgür halkların ülkesinde istikamet seçim yoluyla belirlenir. Demokrasi dedikleri sistem gereği hükümeti kurabilecek çoğunluğa ulaşan temsilciler ülkenin ve milletin işlerini selametle takip edip halleder.
Ama işgal edilmiş müstemleke ülkelerde ise istikameti işgalciler belirler. Bazen, şimdi Mısır’da olduğu gibi, işbirlikçi diktatörler, vesayetçiler vasıtasıyla sevk idare edilir. Bazen de işgal altındaki insanların geçmiş tecrübeleri dikkate alınarak, psikolojileri çok da fazla bozulmasın, köleliği verimli yapabilsin için ülkelerde demokrasi oyunu oynanır...
Halkın kültüründe olan fikri eğilimler işgalci zihniyet tarafından güzelce keşf edilir, sonra o eğilimleri temsil edecek sivil toplum kuruluşları, lider tipli piyonlar ve siyasi partiler tesis edilir.
Aynı beyni taşıyan başın kollarıdır bu organizasyonlar. Görünüşte birbirinin muhalifiymiş gibi tavır takınsalar da netice itibari ile birbirlerini besler ve toplumu böldükleri kamplarda diri tutmaktır görevleri. Ve o ülkede işgalcinin rahat edeceği sömürgen ortamın sürdürülmesinde önemli hizmetler ifa ederler.
Biz bu küresel işgalin merkezinde bulunuyoruz. Yüz yıl önce işgal edilen topraklar ve başkenti bizim anayurdumuzdur. Çektiğimiz sıkıntılar, günümüzde yaşan terör de bu düzenin sürdürülmesi içindir.
Önce Balkanlarda çıkardılar terörü ve Türkçülük reçetesiyle kurtuluruz zannettiğimiz o beladan balkanları vererek kurtulduk. Sonra Arap bölgelerinde yaşandı benzer ırkçı terör. Onlarca devletçiğe bölünmüş ve birbirlerini katleder halde hala daha devam ediyor.
Şimdi, dünyanın burnuna zinciri takmış küresel terörcüler, medyası, siyasi organizasyonları, sivil toplum kuruluşları, Amerikalı hocası ve benzer kullanışlı işbirlikçileri marifetiyle ülkemizde hâkimiyetini sürdürmek, uzun yıllar çetin mücadelelerle kazandığımız egemenliği tekrar ele geçirmek istiyor...
Kültür coğrafyamızın istiklal adına tek umudu olan ülkemiz tarihten gelen büyüklüğün dinamikleriyle yoğrulan bir anlayışla tam bağımsız bir siyaset uygulamaya çalışılmaktadır.
Bahçeli’nin hiçbir şekilde koalisyona yanaşmayarak ülkede yönetim zaafı oluşmasına ve dış etkenlere açık hale gelmesine fırsat verici tutumu buegemenlik savaşının sağ görünümlü bir parçasıdır.
HDPKK’nın anası CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun zımnen; sen 80 senedir sürdürülmesinde büyük emeğimiz olan müstemleke idaresini 13 senede yerle bir ettin. şimdi o 13 senelik milli yönetim tarzından dolayı özür dileyeceksin ve yaptığın hizmetleri beraberce berbat edip yerin dibine sokacağız tekrar ABD başkanının huzurunda tir tir titreyen başbakanların olduğu dönemlere geri döneceğiz şartı ile koalsiyon yapma talebi de aynıegemenlik savaşının sol görünümlü bir parçasıdır.
Egemenliğimize kast edici bu saldırılar bazen hamile Kürt gelinini hastaneye yetiştirmeye çalışan Mehmetçiğe arkadan sıkılan kahpe bir kurşun oluyor. Bazen arkasını dağa vermiş homoseksüelci siyasi müptezeller oluyor. Bazen elindeki şampanyanın antikalığını keşfedici muhabbetlerin arasına meze yapılan “ imam hatipli Tayyip mi bu ülkeyi yönetecek” gibi kibri tantanaların gölgesinde, alkol süngeri olmuş beyinlerden çıkan kararlarla şekillenenoy olup ihanete hizmet ediyor.
Bazen 2. milli mücadeleye omuz veren basın kuruluşlarına atılan bomba oluyor, düzenlenen kahpe suikastlarda sıkılan kurşunlar oluyor. Velhâsılinsanlığın egemenlik savaşı en yakıcı haliyle bütün cephelerde yaşanıyor.
Star Medya Gurubu da bu şanlı cephelerden birisi olarak omzuna altın yaldızlı yıldızları yükleyip duruyor...
Gazamız mübarek olsun..!