Ortalık karıştı... Cuma gecesi Beşiktaş’ın yenilgisi ile başlayan domino etkisi; F.Bahçe, G.Saray ve Başakşehir’i de devirdi. Bu durum aslında mücadeleli/ çetin/sıkı bir lig müjdesi vermesi gerekirken; genel görünüş pek de o noktada değil... Bunun nedeni, sergilenen futbolun çok düşük seviyelerde kalması.
Haftanın en çok kazanan takımı gibi görünenen Trabzonspor’un (Galibiyeti haketmeyen) çok cılız/sönük/etkisiz bir oyun sergilemesi de, genel tabloyu çok güzel ve gerçekçi anlatıyor. Durum vahim... Türk futbolseveri de, kaç sezondur süren futbolsuz ligi protesto için; stadlara gitmiyor. Artık ligin sonuna doğru gelmemize rağmen, seyirci kapasitesi artış göstermiyor. Düşüş hızla sürüyor, Kaliteyi isteyen ve kötü futbolu cezalandır andıranların bu ısrarlı direnişi, gün gelecek takımları doğru yola/ doğru stratejiye/ doğru transfere yönlendirmeye mecbur tutacak. Tribünlerden kaçışı destekliyorum... Birileri bu kötü gidişe dur demeliydi. Bence seyirci tarihi bir görev üstlenmiş durumda... Ucuz/basit/ uyduruk futbola artık prim vermeyeceğini bağıra bağıra haykırıyor.
Ya düzeleceksiniz.. Ya düzeleceksiniz... Üçüncü değil, ikinci bir alternatifiniz bile yok. Kaçınılmaz olarak/mutlaka/kesinlikle düzelmek zorundasınız. Bu millet sahte, kalitesiz, çapsız futbola karşı savaş açtı. Eski uyduruk düzenle, nano teknoloji insanına artık yeterli gelemezsiniz. Vizörünüzü ve vizyonunuzu, yeni açılara/beklentilere/gelişmelere odaklıyamıyorsanız; stadlarda yalnız kalmaya mahkum olacaksınız demektir.
Medya uyuyor... Federasyon uyuyor... Kulüpler uyuyor... Ama seyirci bozuk, çürümüş, hasta düzeni değiştirmek için; devrim niteliğinde sessiz bir protesto yapıyor ki, maalesef bu mesajı anlayan yok. Çünkü çözüm üreten yok, çare arayan, yaraya merhem olan yok.
Bir sezonda 300”den fazla lig maçı oynanan bir ülkeden, sezon sonunda hafızalarda kalan 3 maç bile çıkmıyorsa, durum vahim ötesi demektir.
Seyirci uyarıyor, uyanın!