Ali Koç başkanın seçim vaadi, "Kariyerinin son kontratını yapmış oyuncularla kadro kurma anlayışını yok edeceğiz" idi. Şimdi ise kariyerinin son kontratını yapan oyuncularla şampiyonluğa yürüyor. Olan Fenerbahçe'nin 5 senesine oldu aslında. İlk senesinde bu kadroyu kursaydı, bambaşka şeyler konuşuyor olurdu Fenerbahçe camiası. Ama sırf 'Aziz Yıldırım'ın her yaptığı yanlış' mantığıyla yaklaşıldığı için Fenerbahçe sığ suda hep boğuldu. Demek ki bu gibi isimlerle şampiyonluk kovalanabiliyormuş.
İstatistiklere baktığımızda Ali Koç döneminde 6 sezonda toplamda 90'ın üzerinde transfer yapıldığını ve 5'i as olmak üzere 11 teknik adamın göreve geldiğini görüyoruz. Bunca maddi ve manevi emek ve enerjinin karşılığında maalesef şampiyonluktan yana taraftarın yüzü gülmedi.
Başkan Ali Koç'un futbol aklı olarak yanındaki insanlardan uzaklaşıp, sportif direktör Branco'yu dinlemesinin faydalarını da bu sezon herkes gördü. Demek ki işi ehline vermenin getirisi bu kadar basitmiş.
TECRÜBE ASLA ESKİMEZ
Sakatların dönüşü yaşanan sıkıntılara büyük ölçüde nokta koydu. Fenerbahçe Osayi-Djiku-Serdar Aziz-Oosterwolde-Mert Müldür-Ferdi (kısa süre alsa da Bonucci) ile takım son üç maçta kalesinde sadece iki gol gördü.
Defansın etkili performansı ileri uçta görev yapan isimlerin de başarısına katkı sağladı. Ligin ilk haftalarındaki etkili performansına tekrar ulaşan Fenerbahçe son üç karşılaşmada tam 13 kez topu ağlarla buluşturmayı başardı.
DOĞRU ZAMANDA DOĞRU HAMLELER
Fenerbahçe yönetimi şampiyonluk hedefini sağlamlaştırmak için devre arasında özellikle stoper pozisyonunu güçlendirmek, merkezi de sağlama almak için çok hızlı aksiyon aldı. Krunic ve Bonucci takviyesi, zamanlaması ve bütçe planlaması ile övgüyü hak ediyor.
Futbolda geçmişten ders çıkararak geleceğe bakmak esastır. Bazı şeyler yalnızca maddi varlıkla çözülmez. Sporda doğru hamleleri yapabilmek için bilgelik ve tecrübe hayati önem taşır. Fenerbahçe'yi yönetecekler geçmişe bakıp, bu seneki şampiyonluk yarışından feyz alarak önümüzdeki sezonlarda da takımın başarısı için doğru adımları atmayı sürdürmeli.
GÜVEN SORUNU
Galatasaray'da son zamanlarda birçok şey ters gitmeye başladı. Önce ödemelerde sorun olduğu bilgisi yayıldı. Ardından İcardi konusu hayli meşgul etti gündemi. Basın toplantısı yapılıp camianın stresi azaltılmaya çalışıldı ama nafile... Bu stres altında ödemelerdeki sıkıntı da kulaktan kulağa yayılınca negatif ortam takıma da sirayet etti.
Geçen sezon fırtına gibi giden, bir anda dağılan Jesus'lu Fenerbahçe'nin durumuna düştü düşecek gibi sarı-kırmızılılar.
Çeşitli problemleri yüzünden forma giyemeyen oyuncuların olmayışı güven eksikliği yaşanmasına neden olmuş belli ki. Okan Buruk'un oyun içerisindeki hamleleri, geciken oyuncu değişiklikleri hayli tartışılır oldu.
Bu kaos ortamında Kayseri galibiyeti geldi ama Galatasaray SOS vermeye de devam etti.
YARI OFSAYT TAM GÜVEN GETİRECEK Mİ?
Avrupa maçlarında uygulanan yarı otomatik ofsayt sistemi bizde de devreye girdi. Buna göre, maç esnasında oyuncuların vücutlarındaki 29 farklı nokta aynı anda izlenerek görüntüler eş zamanlı şekilde VAR Merkezi'ne ulaştırılacak. Görüntüler VAR monitörü aracılığıyla hakeme seyrettirilip kısa sürede karar alınmasına yardımcı olunacak.
Stadyumda farklı noktalara yerleştirilmiş 10 özel kamera ile oyuncuların bir saniye içerisindeki 50 hareketi kaydedilebilecek. Taranan görüntü 3 boyutlu animasyona dönüştürülüp yayıncı kuruluş aracılığıyla maçı izleyenlerle de paylaşılacak.
Şu an için kamuoyu nezdinde olumlu karşılanan sistem ilk kez Başakşehir-Alanyaspor müsabakasında kullanıldı. Gaziantep-Fenerbahçe maçında da İrfan Can'ın golünde başarı ile kullanıldı ve izleyenlerin güven duygusu arttı. Fakat bu sistemin sağlıklı çalışabilmesi için bütün statlarda teknik donanımın belli bir seviyede olması, hakemin seri karar alabilmesi için görüntü aktarımının hızlı biçimde gerçekleşmesi gerekiyor. Kısacası un, yağ ve şeker olmadan helva pişmiyor!
Sistemin nasıl yürüyeceğini hep beraber göreceğiz. Dilerim tartışmalı pozisyonlar ve hakem hataları noktasında ligimizde bir rahatlama sağlanır.
Son not: Gazeteci Yağız Sabuncuoğlu bir detay yakalamış ve kamuoyu ile paylaşmış. Maç sonrası basın toplantısında Marius Sumudica, 'İsmail Kartal kim?' diye aşağılayıcı ve alaycı bir tavırla konuşuyor. Tercümanı ise bunu çevirmiyor. İsmail Kartal bu ülkenin bir değeridir ve kariyeri boyunca yaşattığı rezilliklerle ülkesinde bile istenmeyen adam olan Sumudica, İsmail Hoca'yı eleştirecek son kişi olmalı.