Sabırsızlanarak yazıyorum bu yazıyı. Bunca olumsuzluğun, dört bir yanımızdan ülkemize yönelen taarruzun içinde ilaç gibi gelen bir etkinlik: Spor Toto All-Star 2017.
Önce bilmeyenler için ne olduğunu açıklayayım; özellikle dünya basketbolunun kalbi olan NBA’da yapılan ve yıl içinde en yüksek performansı gösteren sporcuların iki takım halinde karşı karşıya geldiği maçın ve o maçı da kapsayan etkinlikler silsilesinin adı ALL-STAR.
Daha henüz bir-iki ayını doldurmamış yepyeni bir yönetim ile göreve başlayan Hidayet Türkoğlu ve ekibinin ilk ciddi sınavıydı Spor Toto All-Star 2017.
15 Ocak Pazar günü gerçekleşen bu etkinlikte Ülker Sports Arena’da 16 bin kişi bir araya geldi. Sadece Türkiye’de ve İstanbul’da değil, dünyanın bütün önemli başkentindeki bütün büyük etkinliklerin tehdit altında olduğu bugünlerde bu etkinliğin altına girebilmek, o sorumluluğu alabilmek ve altından kalkabilmek çok büyük cesaretti doğrusunu söylemek gerekirse.
O kadar detay vardı ki bu etkinliğin içinde, işte satırbaşları.
- Arenaya girdiğim andan itibaren gördüğüm manzara muhteşemdi. Her koltukta Türk bayrakları, tribünler tıklım tıklım dolu, anneler, babalar, çocuklar, gençler, ailece oradaydı.
- Hani bugünlerde yapılan “Hayatına Sahip Çık” projesi var ya, işte o projenin vücut bulmuş haliydi bu etkinlik. 16 bin kişi hayatına sahip çıkmış, ailece gelmişti.
- Bir önemli yanı da, All-Star 2017’nin tüm geliri şehit ailelerine ve gazilere armağan edilecekti. Bu bile başlı başına içinden geçtiğimiz günlere bir cevaptı.
- Salonda parkenin hemen yanındaki oturma alanları ünlülere ayrılmıştı. Sanat, spor, televizyon dünyasının ünlüleri oyuncuların hemen yanındaydı. Bu da NBA kültüründen bir esintiydi ama zannediyorum bu ünlü izleyici meselesi All-Star ile sınırlı kalmayacak ve tüm basketbol aktivitelerine yayılacak. Tribünleri doldurmak, gelirleri arttırmak ve en önemlisi basketbol sevgisini arttırmak için müthiş bir yöntem. Orada yerini alan ünlüleri de alkışlıyorum.
- Etkinlik sırasında şunu düşündüm, “Böyle bir etkinliği bu kadar başarılı yapabilmek için gidip NBA’daki halini iyice yakından izlemek gerek”. Ama sonra aklıma geldi ki Federasyon Başkanı Hidayet Türkoğlu tam 15 yıl NBA’de forma giymişti. İşte kurumların, yapıların başına bu kadar tecrübeli, işin içinde, mutfağından insanların gelmesinin faydası.
- Kim ne derse desin Türk futbolunu sırtlamış götüren bir Arda Turan gerçeği var şu anda. Dünya futbolunda 80 milyonu o temsil ediyor İspanya’da. Arda da üstündeki sorumluluğun farkında olacak ki Türkiye’ye dair nerede, hangi etkinlik olsa bir ateşe gibi, büyükelçi gibi koşuyor. Arda All-Star maçının sürpriziydi, forma giyip maçta oynadı Arda. Basketbola olan desteği için Arda da çok çok sağolsun, varolsun.
- All-Star maçı dışındaki saha ve saha dışı aktivitelerinin tümü nefes kesiciydi. Mesela engelli çocukların sahnede yaptığı gösteri. Mesela bir bayan izleyicinin smaç basmak için parkeye çıkması. Mesela milli değerleri hatırlatan marşlar, ezgiler. Mesela tüm Arena’ya dağıtılan Türk bayrakları.
Kısacası, Hidayet Türkoğlu ve ekibi, Türkiye’de işlerin hem liyakatli hem ehliyetli ellere teslim edilmesinin önemine iyi bir örnek olmuş. Yönetim kurulundaki farklılıklara, çeşitliliğe ve çeşitlilikteki yetkinliklere bakınca daha iyi anlayacaksınız ne demek istediğimi.
Spora destek vermeye, spor müsabakalarını izlemeye, sinemaya-tiyatroya gitmeye, spor yapmaya devam edeceğiz.
Daha da ötesi, işimizi mükemmel yapmaya çalışacağız. Şu anda bizim moralsiz, motivasyonsuz, düşük enerjili olmamızı istiyorlar. Buna boyun eğmeyeceğiz.
Bunu da çok iyi hatırlattı hepimize Basketbol Federasyonu dün Ülker Sports Arena’da..
Sağolsunlar, ellerine sağlık.