Ligde şampiyonluk yarışı Galatasaray ve Fenerbahçe arasında tüm hızı ile sürüyor. Önceki fikrim değişmiş değil. Ben, sezonun sonunda, Fenerbahçe'nin şampiyonluk ipini Galatasaray'ın önünde göğüsleyeceğini düşünüyorum. Puan farkı bu iki takım arasında bu kadar az olunca, taraftarlar hafta boyunca fikstüre bakıp bakıp, takımlarının ve rakiplerinin bir sonraki maçı için fal açıyorlar. Her hafta sonu farklı bir beklenti içine giriyorlar. Taraftarın bu beklenti içinde olması, duygularını benzer cümlelerle sosyal medyada dile getirmeleri son derece normal. Taraftarın beklentilerini manipüle eden gazeteci görünümlü trollerin hemen hepsinin aynı kelimeler ve içerikler ile tweetler atmalarına ne demek lazım? Ben onlar adına utanıyorum ama onlar tınmıyorlar bile. Koca koca gazetelerin muhabirleri aynı konu hakkında, aynı anda, aynı kelimeleri kullanarak tweetler atıyorlar. Kurumsal iletişimlere rica ediyorum. Gazetecilik mesleği zaten ayaklar altında, lütfen kullandığınız gazetecilere farklı içerikte tweetler sağlayın. Hakikaten ayıp oluyor.
TERBİYE SINIRI ÇOKTAN AŞILDI
Gelelim sosyal medya ile okuyucusuna ulaşan gazetecilerimizin son iki haftadaki iletişim trendlerine. Hakem konusu onlar için artık out. O konu alıcısını buldu. Atanan hakemin, VAR hakeminin rakibin ve kendi takımlarının maçlarında ne kararlar verip vermediğine dair tweetleri artık hakem atama günlerinde taraftarların birbirilerine yazdıkları günaydın mesajı kadar sıradan. Şimdilerde konu eski futbolculara sövmek. İyi oynasan da kötü oynasan da fark etmiyor. Gönül verdiğin takıma avantaj sağladıysan, rakip takım taraftarları ne ananı ne bacını bırakıyor. Tersi durumda da değişen yok. Dezavantaj sağladıysan da bu kez eski takımının taraftarlarının hışmına uğruyorsun. Bunun fitilini ateşleyen de kurumsal iletişimler ve besledikleri gazeteci görünümlü troller. Sırasıyla Alanyaspor kalecisi Ertuğrul, Rizespor kalecisi Tarık, Samsunpsor'dan Emre, Taylan, Başakşehir'den Deniz (aslında neredeyse Başakşehir tam takım halinde), Ankaragücü'nden Kazımcan bu linç harekâtına maruz kalan futbolculardan sadece bazıları. Bu isimler her hafta değişiyor ama trend sürüyor. Bu süreç de hakemlerin yaşadığı ve Halil Umut Meler'in sahada darp edilmesi ile sona eren sürece benzer şekilde ilerliyor. Korkarım hakemler ile ilgili süreçte yaşanan şiddetin bir benzerini de bir futbolcu ya da teknik direktörle de yaşayacağız. Umarım bunlar yaşanmaz ve sağduyu galip gelir. Bu kötü gidişat da benzer şekilde bir felaket ile bitmez. Ya da devletimizin sorumlu makamları işin farkına varıp gerekli tedbirleri bir felaket yaşanmadan alabilir.
Bu yeni sürecin son mağduru Emre Belözoğlu. Galatasaray'a kaybedilen maç daha oynanırken malum sosyal medya hesaplarından linç başladı. Emre Belözoğlu'na akla gelen her türlü isnatta bulunuldu. Arkadaş sizde hiç insaf, izan yok mu? Zokora'dan ölümüne tekme yiyen, Kayserispor maçında hırsına yenik düşen Cangele'ye boğaz kesme işareti yapan, Fenerbahçe'de oynamak için bayrak olduğu camiaya sırtını dönen, sarı lacivert renklere âşık olduğunu her fırsatta söyleyen, şerefle kaptanlık yapmış, şampiyonluk kupası kaldırmış, hem Aziz Yıldırım, hem de Ali Koç döneminde el üstünde tutulmuş Emre Belözoğlu'na sıra geldiyse vay halinize. Bakıyorum da Fenerbahçe tarafında ne başkan ne bir yönetici çıkıp, taraftarlara "Siz ne yapıyorsunuz? Ertuğrul da, Emre de bunu hak etmiyor" diyemiyor. Galip gelmek, şampiyon olmak için her şey mübah mı yani? 2018 yılında Divan Kurulu toplantısında, o günkü yönetimin gözlerinin içine baka baka, "Şampiyon olmak için her şey mübah anlayışını reddediyorum" diyen Ali Koç, 2024 yılında "Şampiyon olmak için her şey mübah" anlayışına sahip Ali Koç'a nasıl evrildi?
ÇAMUR AT İZİ KALSIN
Bu çirkin akımın kaynağı kişiler o kadar çukurlar ki geçtiğimiz hafta içinde, Tüpraş'ın ardından Arçelik şirketinin Beşiktaş'a sponsor olmasına da kulp takmaktan çekinmediler. Neymiş? Ali Koç, Beşiktaş'a sponsor olmuş, bu sponsorluklar olmasa Beşiktaş transfer yapamazmış (!) Beşiktaş yeni transferleri ile Galatasaray'ı yensin, Fenerbahçe şampiyon olsun diye bu sponsorluk sözleşmeleri yapılmış. Akıl tutulması söylemler bunlar. Sayın Rahmi Koç Beşiktaş Kulübü'nün 873 numarayla yaşayan en eski kulüp üyesi. Beşiktaş aşığı. Efsane Başkan Süleyman Seba'nın yakın dostu. Beşiktaş Beko göğüs sponsorluğu 1988 yılında başladı. Beşiktaş, Beko sponsorluğunda 5 lig şampiyonluğu olmak üzere toplamda 17 kupa kazandı. Beko Beşiktaş'a sponsor olduğu ilk yıllarında Ali Koç yirmili yaşlarındaydı. El insaf, insanda biraz utanma sıkılma olur. Beko sponsorluğuna laf söyleyenler taş olur. Ha ne olur bilinmez. Ali Koç sonrasında, bugün sosyal medyanın dejenere ettiği beyinler, bundan birkaç yıl sonra bugün Emre Belözoğlu'na yaptıkları gibi Ali Koç'a saldırıp, onu gizli Beşiktaşlı olmakla suçlarlarsa hiç mi hiç şaşırmam.
Değerli dostlar lig uzun bir maraton. Galatasaray da, Fenerbahçe de kolay kolay puan kaybetmez. Ligde ne Galatasaray ile ne de Fenerbahçe ile başa baş maç oynayacak takım yok. Hiçbir takımın gücü bu iki takımdan puan almaya yetmez. Kalan maçlar içinde Galatasaray'ın en zor görünen maçı deplasmanda Beşiktaş'la gerçekleştireceği karşılaşma. Fenerbahçe'nin ise en zor görünen maçı deplasmanda oynayacağı Trabzonspor maçı. Şampiyonluğun düğümü bana göre RAMS PARK Stadyumu'nda oynanacak olan derbi maçta biter. Lütfen kimsenin aklına uymayın. İnanın futbolcular da, teknik adamlar da aksini yazan, kalemini satan gazeteci görünümlü trollerden daha namuslu, daha şerefliler. Şampiyonluk yarışı, futbol var olduğu müddetçe devam edecek. "Benden sonrası tufan" anlayışı inanılmaz tehlikeli neticelere gebe. Başkanlar, yöneticiler gelip geçicidir. Kulüpler baki olandır. Şampiyonluklar kazanılır, kaybedilir.
Aman ha tuzağa düşmeyin.