CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerine yapılan operasyonu önceden haber aldığını ve bu bilgiyi de Başbakan ile paylaştığını söyledi.. Buradan yola çıkılarak yapılacak iki yorum var..
1) Bu operasyonlar hükümetin talimatıyla yapılmıyormuş..
2) Her sansasyonel hadisede olduğu gibi bunun da bilgisi önce Kılıçdaroğlu’na gelmiş..
Tamamen kozmik Suriye konulu toplantının içeriğini açıkladı kamuoyuna Kemal Kılıçdaroğlu.. Süleyman Şah Türbesi’nin DEAŞ tehdidi altında olduğunu, Hükümetin bunu bahane ederek Türkiye’yi savaşa sokabileceğini söyledi.. Bu iddianın, FETÖ’nün ortam dinlemesi yoluyla elde ettiği uzunca bir toplantının bir kaç dakikalık bölümünden yola çıkılarak yapılmış bir sakat yorum olduğunu anladık sonrasında… Ardından MİT Tırlarındaki silah görüntülerini izlediğini söyledi… Oysa o içeriği tartışmalı görüntüler daha Cumhuriyet gazetesinin internet sitesine yüklenmemişti bile..Benzer daha pek çok olayı önceden haber aldığı gibi Sözcü ve Cumhuriyet’e yapılacak operasyonu da önceden bildiğini söylüyor.. Daha evvel olmadan bildiği her konu FETÖ tertibi çıktı. Eğer Kılıçdaroğlu, Sözcü ve Cumhuriyet’e operasyonu kimden öğrendiğini kamuoyuna açıklarsa belki de bir büyük tertibin çökmesine yardımcı olur.. Bunun Kılıçdaroğlu açısından tek sakıncalı tarafı şu.. Gazetecilere dönük operasyonu daha olmadan kimden öğrendiğini söylerse, FETÖ’cülerle ilişkisi resmen açığa çıkmış olacak.. Değer mi?.. Kararı kendisi versin..
Bu davalar kime yarıyor?
Cumhuriyet davasının son duruşmasında Ahmet Şık’a, Rus büyükelçi Andrei Karlow’un öldürüldüğü akşam attığı twitter mesajı sorulunca, iyiden iyiye emin oldum ki ortada yanlış giden bir şeyler var.. Ahmet Şık, elçinin katili Mevlüt Mert Altıntaş’ın bağlantılarını perdelemeye çalışmakla suçlanmış.. Arkadaş, gazeteciler ellerine bilgi-belge ulaştığında bunu bekletmemeye çalışırlar.. Bu da bazen yol kazalarına da sebep olabilir. En iyi ihtimalle dersiniz ki; “..kötü gazetecilik..” Ama buradan örgüt lehine operasyon çektiği iddiası, hayli zorlama.. Hele Kadri Gürsel’e yöneltilen‘..ByLock’çulardan mesajlar aldı..’ suçlaması.. O mesajları atanların serbest, Kadri Gürsel’in tutuklu olduğu bir dava açık söylemek gerekirse en hafif tabirle sorunlu bir davadır.. FETÖ’nün doğrudan medya propaganda üssü olarak kullandığı ve yaptığı operasyonlara meşruiyet sağlamak için örgütte bizzat görevlendirdiği gazeteci kılıklı teröristleri ayrı tutuyorum.. Ama bizzat FETÖ’nün içeri attırdığı Ahmet Şık’ın, herkesin ‘hizmet’ dediği günlerde FETÖ tehlikesine dikkat çeken Kadri Gürsel gibi Musa Kart gibi isimlerin tutukluluğu üzerine hassasiyetle düşünülmesi gerekiyor.. Farklı uluslararası toplantılarda, Türkiye’den giden temsilciler hep aynı soruya muhatap kalıyor; ‘sizin memlekette gazeteciler neden tutuklu?..’ Bunu, Türkiye’nin SİHA’larla sivil katliamı yaptığı, uluslararası terör örgütlerine sarin gazı temin ettiği, teröristler için tırlarla silah taşındığı iddialarıyla birlikte değerlendirin.. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız..
Orhan Can’ın performansı
Reyting sihirbazı, televizyon haberciliğinin usta ismi Orhan Can, sigarayı bıraktıktan sonra yaşadıklarını, kendine ait “ak güverte” sitesinde kaleme almış.. 2005’te sigarayı bıraktığında, pek çok olumlu etkinin yanı sıra performansının da arttığını yazmış.. Hemen hemen aynı dönemde sigarayı bırakmış bir kardeşi olarak, anlattığı pek çok olumlu yansımayı ben de hissettim..
“.. Yolda yürüyüşüm, merdiven çıkışım, sabahları yataktan kalkışım bile değişti..
En büyük olay da (..) performansın zirve yapmasıydı….”
Halen sigara kullanmakta olan dostlarıma bir türlü anlatamıyorum... “..Siz hiç kül tablası ile öpüştünüz mü?..” diye soruyor Orhan Can.. Kendini ‘çok çekici’ zanneden her sigara tiryakisi bu soruya cevap vermeli bence..