Muhalefet cephesinde CHP ile ilgili somut gelişmeler var.
Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Türkiye Değişim Hareketi'ni 20 Aralık'ta partiye dönüştüreceklerini açıkladı. Sarıgül, “Muhalefetin enerjisi ve heyecanı bitmiştir.” diyor.
Muharrem İnce de kararını verdi. “Partiyi kuracağız” dedikten sonra iddialı bir laf söyledi: “CHP’den görüştüğüm isimler var. Gelecekler, inanıyorum." dedi.
Başlıktaki soru önemli. Zira muhalefetin sesi olan Sözcü gazetesi ve FOX TV, bu gelişmelerden sonra yol ayrımına gelecekler. (Karar ve Cumhuriyet gazeteleri ile Halk TV ve TELE1 de sıkıntıya girecek.)
Bir karar vermek zorundalar. Yeni kurulacak bu iki partiye pirim verecekler mi, yoksa CHP’yi desteklemeye devam mı edecekler?
Akşener, Karamollaoğlu, Ali Babacan ve Davutoğlu da zor durumda kalacak.
Bilhassa Davutoğlu ve Babacan, kendileri, AK Parti’den oy tırtıklama adına parti kurarken, demokratik haklarını kullandıklarını söylemişlerdi.
Acaba bu demokratik hakkı, Muharrem İnce ve Sarıgül için de hatırlayacaklar mı?
Davutoğlu ve Ali Babacan, Cumhur İttifakı’na gönülden destek veren milyonların ahını aldılar.
FETÖ hain darbe girişiminden sonra milliyetçi/mütedeyyin büyük kitle, Türkiye’nin yeni ufuklara açılmasından, güçlenmesinden büyük mutluluk duydu. Bunu milletimize çok görenlerin siyasî hırsı inşallah ayaklarına dolanacak.
Sol tandanslı iki yeni partinin kuruluş zamanlaması da ilginç.
CHP’nin, Biden’e açıktan “gel, Türkiye’nin demokrasisine sahip çık” çağrısı yaptığı sırada, CHP’yi güçsüzleştirecek iki parti, yeni projeleri mi ima ediyor? Kılıçdaroğlu’nun miadı doldu da, muhalefet dizayn mı ediliyor? Bu soru, şimdilik kenarda dursun.
Sarıgül ve İnce’nin partileri CHP’yi öyle böyle değil, epey sarsar. Hele bazı CHP milletvekilleri bu partilere geçerse, “Millet İttifakı” tahminlerin ötesinde karışır.
Sözcü ve FOX TV’nin işi gerçekten zor.
İki arada bir derede kalacaklar.
Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP’nin patinaj yaptığını, Kılıçdaroğlu ile bir yere varılamayacağını herhalde kendi aralarında çok konuşmuşlar ve kabul etmişlerdir.
Laik-sol kesimin, heyecan uyandıracak “Karaoğlan”vari bir lidere epeydir özlemi var. Zaman zaman söylüyor, yazıyorlar da…
Gel gör ki, 9 seçim yenilgisine rağmen Kılıçdaroğlu 7 defa genel başkan seçildi. Koltuğu bırakmıyor, bırakmaya da niyeti yok.
Kılıçdaroğlu örneği, hayatın normal akışına, bütün demokratik teamüllere ters.
Bizim gibi herhalde Sözcü’nün Atatürkçü, ilerici, aydınlıkçı uyanık yazarları da şu sorunun cevabını arıyorlardır:
Dünyanın hangi demokratik ülkesinde bir parti lideri 9 defa seçim kaybeder de, 7 defa seçilir?
Gerçekten, bu Kılıçdaroğlu’nun bilinmeyen, göremediğimiz, fark edemediğimiz ne özelliği, ne kabiliyeti var ki, koltuğunu muhafaza ediyor?
Bizim bilmediğimizi, belki FETÖ elebaşı Gülen, ABD’nin yeni Başkanı Biden biliyordur…
Son günlerde CHP teşkilâtları ve belediyelerindeki taciz ve tecavüz olayları, yeni siyasî gelişmelere nasıl etki yapar, onu da düşünmek lâzım…
Kılıçdaroğlu iki haftadır suskun.
Sus sus da nereye kadar?