Masadaki beş (sayıyla 5) başkana eklenen iki (2) belediye başkanıyla beraber Türkiye'yi yönetmeye talip olan Kemal Kılıçdaroğlu yürüttüğü kampanyayı verdiği sözler üzerine kurmuş vaziyette.
Farklı toplum kesimlerine hitaben "sana söz..." diye başlayan cümlelerde çeşitli vaatlerde bulunuyor.
Seçilmek isteyen bir siyasetçinin vaatlerde bulunmasından daha doğal bir şey olamaz elbette.
Ama bunu yapabilmenin de bir "gerek şart" ölçüsü var.
O siyasetçi siyasete ya henüz girmiş olacak ya da daha önce verdiği sözleri yerine getirmiş, vatandaşın güvenini kazanmış, sözünü namus bilen biri olacak.
Kılıçdaroğlu ikisi de değil.
Tam 21 yıldır milletvekili olarak siyasette!
13 yıldır da CHP genel başkanı!
Etkili ve yetkili yani!
16 seçim görmüş, dolayısıyla bir o kadar da seçim kampanyasına katılmış.
Dünkü adam değil!
Haliyle defalarca "söz"lü sınava kalkmış biri.
Dolayısıyla "söz geçmişi"ne bakmak çok kolay.
Bakalım.
1) Kılıçdaroğlu daha önce "Bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayı olmamalı" dedi.
Aday oldu. Hem de siyasi hayatının en büyük mücadelesini aday olabilmek için verdi.
2) 2018 seçimleri öncesinde kazanacakları belediyelerde hiç kimsenin işten çıkarılmayacağı yönünde "namus sözü" verdi Kılıçdaroğlu.
Seçim sonrasında yerelde iktidara geldiği şehirlerden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde en az 15 bin kişiyi işten çıkardı.
3) Yaşadıkları mağduriyeti anlatmak için CHP Genel Merkezi önüne gelen mağdurla görüşeceğim dedi.
Görüşmedi. Sözünü tutmadı.
4) Belediye seçimlerini kazanmaları halinde "CHP'nin tüm belediyelerinde öğrenciler için toplu ulaşım ücretsiz olacak" sözü verildi.
Verilen söz tutulmadı. Bırakın bedava olmasına zam üstüne zam konulmaya devam ediliyor. Örneğin İstanbul'da öğrenciler için toplu ulaşım ücretine 3 yılda yüzde 400 zam geldi.
5) "Kazanılan tüm belediyelerde her çiftçiye bedava traktör verilecek, söz" dendi.
Traktör verilmedi, verilen söz tutulmadı. Traktörler nerede diye sorulunca CHP'nin yetkili isimlerinden Özgür Özel "reklam kampanyamız çarpıcı olsun diye (öylesine) söyledik" dedi.
6) Seçimlerden önce belediye olarak ihtiyaç sahibi her aileye 600 lira vereceğini söylüyordu.
Vermedi. Kılıçdaroğlu sözünü tutmadı.
7) Kılıçdaroğlu girdiği bütün seçimlerde "özgür basın" sözü verdi.
Ama iktidara gelmeden, üstelik CHP kasasından para verip beslediği kendi medyasında Kılıçdaoğlu'na üstelik de çok ölçülü, çok sakınımlı, mini minnacık bir eleştiri yöneltti diye yılların CHP gazetecisi Yılmaz Özdil'i kapının önüne koyuverdi. Gürsel Tekin'in "iktidara gelir gelmez, hükümete yakın medyaya el koyacağız" gürlemesini yalanlayan olmadı, o ses hala yankılanıyor.
8) Kılıçdaroğlu özgürlükçü bir söylemden dem vurarak "sana söz başörtülüler kazanımlarını kaybetmeyecek" diyor.
Ama kadınların giyim kuşamını garanti altına alacak olan anayasa düzenlemesine "HAYIR!" dedi. 2008'de başörtüsüne özgürlük getiren yasal düzenlemeyi iptal ettirmek için AYM'ye başvurduğu, "bez parçası" diye aşağıladığı için henüz özür bile dilemedi.
9) İstanbul'da TEM'e megabüs yapacağı sözünü verdi.
Yapmadı.
10) İstanbul'da 100 bin konutu kentsel dönüşümle güvenli hale getireceğinin sözünü verdi CHP.
Sözünü tutmadı.
11) 100 bin araçlık yeni otopark sözü verdi.
Otopark sözünü de tutmadı.
12) 30 yeni spor salonu, 40 doğum evi, İstanbul'a teknokentler ve bilişim vadileri kurulacağının sözü verildi.
Hiçbiri yapılmadı.
13) Şimdi Kılıçdaroğlu deprem bölgesinde iki buçuk milyon konutu bedava yapacağının sözünü veriyor. Gerçi İyi Parti tarafından bu vaadi yalanlandı, konutların ücretini 5 yılda geri alacağız, dendi ya neyse. Vaat ortada duruyor hala.
Ama Kılıçdaroğlu İzmir depreminde, Antalya yangınlarında, İstanbul kentsel dönüşüm aciliyetinde ve yerelde iktidarda olduğu hiçbir belediyede verdiği sözlerin gereği yapmadı.
Söz, sözü namus bilenler için bağlayıcıdır.
Laf olsun, torba dolsun, kampanyamız çarpıcı olsun diyenler köprüyü geçene kadar ancak...
Son söz seçmenin zaten.
Sözünün eri kimdir, vatandaş bilir.