Süleyman Soylu, alçakların yükseklik korkusudur diyeceğim adamlar arasında. Hatta ilk beşte.
Ben bugün sivil Süleyman Soyluyu yazmak istedim. Hani mahallede ekmek alınacaksa, Pazar poşeti taşınacaksa, çocukların derdi dinlenecekse, yağmur yağdığında yaşlı teyzelerin halıları içeri alınacaksa yürüyen alarm butonu kardeşler vardır. İşte öyle güzel bir insanı yazacağım.
Soylu İdlib'te bebeklere ninni söyleyen bir abidir. Yetim bakanıdır, öksüz bakanıdır soylu. Makamlar da rütbelerde dünyadaki toz bulutudur. Geçer gider ama adamlık rütbesi omuzlarında şanıyla yürüyen güzel adamlar da bir duada hatırlanır bir de kötü günde.
Hey gidi hey... Öyle muhteşem korkaklarız ki saklandığımız etekler omurgamızın protez olduğu gerçeğini gizleyemiyor. Titriyoruz ve her sallantıda adam olmadığımıza dair sıvalar dökülüyor. Bize dokunmayan yılanın zehrini ballandırarak anlatıyoruz. Kendi adımlarımızı sağlama alıp bacağından asılacak her koyuna renk renk desen desen ipler arıyoruz. Silah kullanmıyoruz lakin başkasını vuracak tetiği cilalıyoruz.
Daha adam olmanın tabağını sıyırmamışken naylon şarjörleri kardeşimizin üzerine boca etmeye kalkıyoruz. Bir bakmışız ki kendi haritası için böğüren adamlar başkasının hakkına çökmek için şerefini ve haysiyetini işgal ettiren modifiye Bizanslı ya da Haçlı oluvermiş. Asık suratlıyız lakin düşmanı kendimize güldürmede son derece usta hareketler sergiliyoruz.
İnsan av olacaksa aslanın pençesine düşsün, kurda kuşa yem olmasın diyor (William Shakespeare) Biz var ya biz... Birisinin ağzında un ufak edildiğimizde, şerefimiz onurumuz liğme liğme deşildiğinde, öyle rahatlıyoruz ki kalabalıkta zemzem içecek kıble ararken, tenhalarda dişlerimiz arasından gıybetiyle doyduğumuz kardeşimizi çıkaracak kürdana bile tenezzül etmiyoruz.
Hep diyorum ve demeye devam edeceğim. Biz hedefi adamlık olan bütün savaşlarda ıskalayıp, yine hedefi alçaklık olan bütün savaşlarda tam isabet karakterlere dönüştük. Kimse de ne oluyor demedi...
Şimdiiii ister sev ister sevme, ister sosyal medya kalelerini inşa et üzerine de tüy dik, ister böğür parçalan kudur, İçiişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu sanal soysuzların hiç işlerine alet ettirme! Evet tam olarak bu.
Bugün dağda etekleri tutuşup, fistan giyip zafer işareti yapan teröristlerin parmaklarını kırdığı için mi rahatsızsınız. Uyuşturucu çetelerine kafa tutup kıyacakları her masum bedenin hakkını hakikatle haykırdığı için mi? Haysiyetli ve onurlu duruş şeref züğürtlerinin çenesini yoruyor başka ne söylenir bilmiyorum.