Papa’nın sözde soykırım hikâyesine verdiği destekle, Avrupa Parlamentosu’nun ikiyüzlü ve sahte kararına aynı tabloda bakarsak ve buna artı olarak Kılıçdaroğlu’na Başbakan elbisesinin giydirilmesi olayını da resmin içerisine eklersek, ortaya net metin çıkıyor.
Türkiye’nin hızını kesme operasyonu olarak bakacağımız bu durumun aslında, Ermenilerin uyduruk hikâyeleriyle doğrudan bağlantısı yoktur. Ermeni lobisinin baskısı elbette mevcut lakin bu durum; dünyayı yönetenlerin, finans çevrelerinin ve İslam’ı ölümüne düşman edinmiş haçlı zihniyetinin elinde tamda olgun bir bahanedir.
Ermenistan’ı bir taraftan Rusya’nın yanından çekme eğilimi olarak görülse de, burada perde arkası niyetlerin içeriği daha da derin meseleleri barındırmaktadır.
Osmanlı’ya ihanet eden Ermeni çetelerin, o dönemde yaptıkları soykırımların haddi olmadığı herkesçe bellidir. Bunun için Rus ve İngiliz kaynakları araştırmak yeterlidir. Bir din adamının yapmaması gereken, bir fitne içerisinde yer alma eğilimi bile bu yalan fikrin etrafına haçlı birliğini toplama arzusunun yattığı da bellidir.
Avrupa Birliği’nin bu skandal kararının, ne kadar alçak bir kasıtla yaptığının ispata ihtiyacı yoktur. Kendi tarihindeki yüz karası soykırım ve zulümlerin listesine bakarsa, Türkiye aleyhindeki bu tutumunun amacının ne olduğunu görmekteyiz.
Türkiye’nin yeni vizyonu ve yeni Türkiye algısı, bu merkezlerinin rahatsızlık nedeni olduğunu görmemiz için ise özel bir görme kabiliyeti gerekmez.
Ermeni kozunun yeniden ve daha sert kullanılacağını aşikârdır. Önüne siper olarak çekmek istedikleri bu baskıyla “Türkiye’ye dur” demekte Batı dünyası.
Sultan Abdülhamid’ten sonra kurguladıkları ve yönlendirdikleri Türkiye modelinin zinhar kontrolden çıkmasını istememekteler.
Avrupa da, Papa da, Amerika da, Rusya da, Ermeni meselesinin yalan hikâyeler üzerine bindirilmiş ve her türlü kullanılabilecek nitelikte bir koz olduğunu bilmiyorlar mı zannediyorsunuz!
Zannediyor musunuz, bizim bangır bangır bağırdığımız gerçeklerden bu adamların haberi yok!
Tüm arşivlerin kaynağı olan Vatikan, bu olayın soykırım olmadığından adı gibi emin olmasına rağmen, böyle bir fitnenin içinde yer almasının nedeni yok mu?
Hep fitne fesadın merkezi olan Vatikan da, Batı dünyasının da sadece bir derdi var: İSLAM.
Kurguladığı, dizayn ettiği fitnelerle İslam coğrafyasında istediğini istediğinin üzerine süren, istediğinde dur diyen bir senaryosunun, bozulma ihtimalindendir ki, Türkiye’nin önüne sınır çekme çabasındadır.
Çünkü Türkiye eski Türkiye değil. Çünkü Türkiye 10 sene sonra yeniden kendi hinterlandında farklı ve daha güvenli biçimde boy göstermeye başladı. Çünkü parçala - hüküm sür felsefesiyle dağıttıkları İslam coğrafyasında, yeniden birlik - dirlik söz konusu olabilir. Bunun bayraktarı olarak da, Türkiye’nin yeni stratejilerini görmektedir. Yeni Türkiye; ne Sünni, ne Şia demeksizin Müslüman kimliğinin şerefli profilidir.
Batı dünyasının rahatsızlığı bundandır ki, her dönemde gününe göre kozlarını kullanmaktadır. Ermeni kozu bu defa daha yerinde ve moda gibi duruyor.
Bosna’da, Srebrenitsa’da, Azerbaycan’da Hocalı soykırımlarını yakın tarihte gören bu dünya, bunun hesabını Hıristiyan Ermenistan’dan ve Sırbistan’dan sordu mu, nasıl sordu?
Peki, bunun için taleplerde ve yaptırımlarda bulundu mu? Hayır efendim yapmadı. Çünkü oralarda katledilen Müslümanlardır. Suriye’deki halen devam eden durumda bir soykırımdır ve Esed’in zulmüne susarak, bu soykırımın devam etmesine çanak tutmaktalar. Neden çünkü orada da öldürülen Müslümandır. Ermenilerin Anadolu da, Azerbaycan’da da 1905’de, 1914-1915’de yaptığı katliamları görmek için yalan yanlış yazılarla dolu kitaplara gerek yok. Sadece bu coğrafyada, bu köylerde toprağı kazmak yeterlidir, toplu mezarları görmeniz için.
Şimdi Osmanlı gibi yeni bir çağ açan bir MEDENİYETİN bayraktarı bir devletin adına, soykırım hikâyesini monte etme gayretinin başka bir amacı da; bayraktarlığı, misyonu Osmanlı felsefesini sahiplendiği için yeni Türkiye’nin önünü kesmek...
İslam ve Türkiye... Mesele bu!
Kılıçdaroğlu’nun kulağına hoş gelen başbakanlık yakıştırmasına gelince... Bu şimdiki durumda, anlamlı oyunun bir parçasıdır. Nefsini tatmin etmek için bu duruma seyirci kalan siyasetçinin, aynada kendisine yeniden bir bakması gerekiyor. Milletçe alkışlama senaryolarının bile bu genel senaryonun bir parçası olduğu aşikârdır. Görünen odur ki, büyük tablodasadece dışarıdan değil, içeriden de ortamı karıştırma esas hedeflerdendir. Ermeni meselesi de şimdiki durumda, bu büyük oyun için kullanılacak en esaslı kozdur... Lakin Allah için, İslam sancağı için gidilen yol muhakkak ki zafere ulaşacaktır. Ne uydurma soykırım hikâyeleri, ne Batı’nın ikiyüzlü tavrı Türkiye’yi nihai hedefinden saptırmayacak ve saptırmamalıdır...
Tarih sadece; Birinci Cihan Savaşı döneminde Ermeni çetelerin Osmanlı’ya yaptığı ihanetini, bu topraklarda yaptığı soykırımları ve Batının Osmanlı’yı bitirme oyunlarındaki maşa rolünü değil, yakın tarihte Azerbaycan topraklarındaki Hocalı dâhil tüm ihanet dolu, iğrenç üsluplarla yaptıkları soykırımlarını da unutmadı, unutmayacaktır...