Beyaz tenli kadın manken kırık dökük duvarların, ceset formundaki cansız mankenlerin, taş moloz tahta parçalarının ortasında dimdik.
Siyah yüksek çizmeleri, siyah etnik işlemeli ceketi ve yüzündeki buz gibi ifadeyle bize bakıyor.
Bazı fotoğraf karelerinde bir tabut içinde. Sonra çıkıyor. Bazı karelerde beyaz tıbbi tulumlu birileri de var. Tabuta çivi çakıyorlar. Bir yerde siyah çizmeli beyaz tenli kadın, elindeki kırbacı şaklatmak üzere. Bazı karelerde etrafa saçılmış ölüler var. Şeffaf naylonlara, beyaz kefenlere sarılmışlar. Bazı mankenlerinse vücut bütünlüğü yok. Ama bütün karelerde aynı ürkütücü beyazlık ve buz gibi bir suskunluk var.
Biliyorsunuz.
Bu "ölümcül koreografi" bünyesinde Berksha, Massimo Dutti, Oysho, Pull and Bear gibi markaları da barındıran İspanyol tekstil devi İntetex'in moda markası Zara için hazırlanmış. Son ceket kreasyonlarını pazarlıyorlar.
Tepkiler çığ gibi büyüyünce internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından kaldırdılar reklamı. Sonra da özür dilediler. "Niyetimiz kesinlikle bu olmadığından yanlış anlaşılma için özür dileriz" diyerek.
Öyle midir, bilmiyoruz. İnanmak isteyen inansın.
Ama lüzumsuz alınganlık ettiğimizi, kafamızda kurduğumuzu, durduk yere uydurduğumuzu da iddia etmesin kimse.
65 gündür bundan başka ne oluyor ki Gazze'de?
Kimi desteklediğinden bağımsız olarak bu reklama bakan her gözün göreceği şey işgalci İsrail'in Gazze'de yaptıklarıdır sonuçta.
Çocuğunun minik bedenine son kez sarılıp ağlayan anneler, anne babasına veda eden çocuklar, sevdiklerinin gözünde yüzünde ölümü öpüp "Allahu Ekber" diyen Filistinliler varken, buradayken, söz konusu reklamın dekorundan imgelerine her şeyi tastamam denk getirilmişken kurgulayanlar bizleriz öyle mi?
Üstelik özür metninde "yanlış anlaşılmaktan" bahsedilse de, "Yanlış anlaşılmaya mahal bırakacak koreografiyi yapan biziz, utanç duyuyoruz, bunu tasarlayanın, onaylayanın işine son veriyoruz" da demiyor.
"Yanlış anlama" kusuru bize yükleniyor yine.
Öyle olur zaten.
Öldürmeye devam ederken bile bunu yapanlar, öldürmeye ara verdikten sonra kendilerini haklı çıkaracak filmler diziler klipler yapıp çoluk çocuğumuza musallat olurlar.
Hâlihazırda dünyanın dört bir yanında milyonların katıldığı protestolar devam ederken Siyonist lobiler de gücünün yettiğine bedel ödetiyor.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını eleştirenler Batı ülkelerinde pek çok mecrada cadı avına maruz kalıyor. Harvardlı öğrenciler fişlenerek cezalandırıldı.
Pensilvanya Üniversitesi rektörü görevden alındı. Harvard ve MIT'te Filistin'e destek gösterilerine izin veren rektörler topun ağzında şimdi.
MSNBC Televizyonu İsrail'i sorgulayan sunucu Mehdi Hasan'ın programlarını bitirdi.
Migros İsrail'in Gazze saldırılarını eleştiren Fazıl Say'ın İsviçre konserlerini iptal etti.
ABD'de Müslüman Demokrat Milletvekili İlhan Omar, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesindeki görevinden uzaklaştırıldı.
Oscar ödüllü Susan Sarandon'a baskıyla geri adım attırdılar resmen.
İfade özgürlüğü dersi verenlerin sırf Filistin'deki ikiyüzlülüğüne dair milyonlarca örnek vardır, abartmıyorum.
7 Ekim'de Aksa Tufanı harekâtıyla güvenlik iddiaları ve kutsal kibri yerle yeksan olan, hedeflerine hâlâ ulaşamayan, yüzyıllık yalanı ise dünya halklarınca anlaşılan İsrail kaybettiğinin farkında aslında. Tam da bu yüzden Gazzeli sivil erkekleri soyup kurgu videolar çekmeyi askeri başarı diye sunmaya çalışıyorlar.
Dışarıdan bu tür desteklere de ihtiyaç duyuyorlar. Hiçbir soykırım suçu tek başına işlenmez çünkü.
İsrail'e açıktan destek verenler suç ortağıdır kuşkusuz. Soykırım sahnesinden faydalanmak ve bir tür pazarlama fırsatçılığı yapmak da az iğrenç değildir.
Tiksindik vallahi.
Ama tiksinmek yetmez. Bu insanlık düşmanlarını durdurmak zorundayız.
O yüzden İsrail mallarını ve İsrail'e destek veren firmaların, markaların ürünlerini boykot etmek boynumuzun borcudur. Boykot cihattır.