Seçime şurada 13 gün kaldı. Milletin neyi tercih ettiğini hep birlikte göreceğiz. Neticede sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun en iyi karardır. Türkiye birçok farklı görüşten insanın yaşadığı bir yer. Ve böyle bir ülkeyi idare etmek çok kolay değil.
Son 3 yılda yaşadıklarımız bildiğimiz birçok şeyin göründüğü gibi olmadığını gösterdi. Ama bu görünenler içinde herkesin ortak ve en büyük düşmanı paralel yapıdır. Bu yapının istedikleri şey yapılmayınca emniyet-yargı cuntasıyla insanları nasıl içeriye attığının çok örneği var.
Konya’da üç gün önce yapılan operasyon esasında nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzun resmi. Paralel yapının kendine merkez seçtiği illerden biri Konya. Tıbbi malzeme ticareti, temizlik ve güvenlik hizmeti, yemek servisi, turizm ve inşaat sektörleriyle doğalgaz dağıtımında faaliyet gösteren Okyanus Grubu Konya’nın en büyük holdinglerinden biri oldu. Daha sonra 2007 yılından itibaren paralel yapının hedefi haline geldi. Paralel çete toplam 130 ihalede Okyanus Grubu’nun devleti 350 milyon lira zarara uğrattığını iddia etti ve Grubun sahibi Nusret Argun 180 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İstenilen himmetleri vermeyen Argun, paralel çetenin hedefi olmuş ve tam 66 ay içeride yatmıştı. Argun, “Bize bu operasyonu yapanların, o gün bankalardaki para ve tüm gayrimenkullerime el koyanların derdi, kendilerine itaat etmediğim için beni ticari olarak batırmak, itibar olarak yok etmekti” dedi. Argun’a ait 75 milyon liralık ‘Energaz’ doğalgaz şirketi de usulsüz soruşturmalarla değeri düşürüldü ve değerinin çok fazla altında 11 milyon liraya paralel çeteye yakın bir işadamına satıldı. Şimdi bu hırsızlık, gasp, soygun değil de nedir?
Paralel çetenin operasyon yaptığı bir diğer kişi de Selçuk Üniversitesi eski rektörü Süleyman Okudan’dı. Çete, Okudan’a 42 yıl ceza vermiş ve 5.5 ay içeride yatırmıştı. Okudan’ın hedef seçilmesi paralel yapının Mevlana Üniversitesi’yle alakalıydı. Özel bir üniversite kurmak için bir devlet üniversitesi rektörünün vekaletine ihtiyaç vardı. Okudan bu yapının istediği vekalet ve arazi isteğini yerine getirmedi.
Okudan’ın Okyanus Şirketler Grubu sahibi Nusret Argun’la yaptığı telefon görüşmelerini delil saydı ve onu da içeri attılar. Bir devlet memuru 6 ay içeride yatarsa memurluğu düşüyor. Ve Okudan rektörlüğünün bitmesine 15 ay kala memuriyetinden olmak üzereydi. Çete tehdit, şantaj ve hapisle korkutarak Okudan’ı içeriden çıkartıp istediklerini aldı. Devletin paralel çetenin özellikle akademi camiasında ne fırıldaklar çevirdiğinin ortaya çıkarması lazım. Bir çete düşünün ki, iki polis, bir savcı ve hakimle Konya’da özellikle üniversite sahasında istediğini yapabiliyor. Önünde engel gördüğünü uydurma delillerle içeri atabiliyor.
Konya’daki bir diğer garip iş de 2003-09 arası Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Salih Tuzcu’nun kurduğu kumpaslar. Emekli olunca İzmir’e yerleşen paralel emniyet müdürü Salih Tuzcu, Konya’da inşaat şirketlerinin reklamında oynamış. Bunun karşılığında birkaç daire almış. Şu an Tuzcu’nun kimleri nasıl tehdit ettiği ve zorla himmet adı altında para, daire topladığı da soruşturuluyor.
Tabii bu işlerin aktörlerinden biri de geçen sene meslekten ihraç edilen polis şefi Anadolu Atayün. Bütün işleri Konya imamıyla organize eden, kumpasları kuran Anadolu Atayün’dü. 2003’den neredeyse 2013’e kadar başta Konya KOM Şube olmak üzere emniyetin kritik noktalarının tamamı paralel çetenin elindeydi.
Konya’daki olaylarla ilgili yazılacak çok şey var. Paralel çete Konya’yı kendisine üs olarak seçmiş. Zorla paralar toplanmış. Vermeyenlerin başına neler geldiği herkesin malumu. Okyanus Şirketler Grubu gibi kumpasa sebep olmuş bayağı kişi var. Sadece Konya’da değil, başka illerde de bunun çok örneği var.
Mağdur olan her işadamının Emniyet’e gidip korkmadan şikayetçi olması lazım. Bu çeteye karşı mücadelede asgari şart cesarettir. Türk devletinin bir numaralı düşmanını kurumlardan söküp atmak için herkesin el birliği yapması elzem. Unutulmasın bu yapı sadece AK Parti’nin değil, CHP, MHP ve HDP’nin de düşmanı.