Acaba CHP’nin içinden kimse çıkıp da Kemal Bey’e “Genel başkanlık koltuğuna paraşütle indin ineli AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a sövüp sayıyorsun. Bilmem kaç seçime girdin, hepsinde de üzerinden silindirle geçildi, yere pul gibi yapıştın. Hâlâ öğrenemedin. Hâlâ sövüyorsun ve söverek seçim kazanacağını sanıyorsun. Kazandığınız tek şey ergen beyinli, avantacı, CHP Genel Merkezi’ni mahalle kahvesi gibi algılayan ve kullanan, karşınızda takla atıp duran böylece de partinize oy veren temiz, dürüst, salt anası babası verdi diye size oy vermeyi sürdüren insanlara hizmetin “h”sini bile sunmayan, sunamayan hokkabaz tayfanın alkışları! Bu millet ana muhalefet partisinden yapıcı eleştiri bekliyor; sizse sövüyorsunuz sadece. Kime sövüyorsunuz? Milletin verdiği toplam oyların yüzde 50’den fazlasını alan Cumhurbaşkanına! Niye sövüyorsunuz? Çünkü iktidarın ne yaptığını, niçin yaptığını, nasıl yaptığını bilmiyorsunuz ve ne yazık ki öğrenmek de istemiyorsunuz. Çünkü başka türlü “muhalefet” nasıl yapılır haberiniz yok. Ama en fenası ne biliyor musunuz Kemal Bey? Doğru yaptığınızı sanmanız! Bilmediğinizi bilmemeniz; anlamadığınızı anlayamamanız. Ama bu salt size özgü bir “muhalefet anlayışı” değil. Bu söverek siyaset yapma, rakibini karalama yöntemleri, çamur at izi kalır anlayışı size rahmetli İnönü’den mirastır...” diyebilir mi? Atatürk, bir yurt gezisi sonrasında milletin perişanlığını, yoksulluğunu, yaşamayıp süründüğünü görünce CHP’yle Türkiye’nin daha fazla bir arpa boyu yol alamayacağını anlamış ve yakın arkadaşı Fethi Okyar’a muhalefet yapması için Serbest Fırka’yı kurdurmuş hatta kız kardeşi Makbule Atadan’ı bile bu yeni partiyi üye kaydetmişti. Serbest Fırka’ya katılımlar çığ gibi artmış, millet bu yeni partiyi bağrına basmıştı. Serbest Fırka, ekonomide liberalizmi, serbest girişimciliği savunuyordu. İnançtan söz ediyordu. Devlet yönetiminde adam kayırmacılıktan, bugün git yarın gel anlayışından, odacısından genel müdürüne kadar her yere bulaşmış rüşvet belasından yakınıyordu. CHP, bu eleştirilere kulak verip yanlışları düzeltme yoluna gideceğine, Fethi Bey’e, Ağaoğlu Ahmet Bey’e, Nuri Conker Bey’e, Aydın İl Başkanı Adnan Menderes Bey’e sövüp saymayı tercih etmişti. Ancak halkın ilgi ve sevgisi her geçen gün daha da artıyordu. İzmir gezisinde Fethi Bey’in büyük sevgi gösterileriyle karşılanması ve belediye seçimlerinde hile yapıldığı iddiaları üzerine İçişleri Bakanı Şükrü Kaya hakkında Serbest Fırka tarafından gensoru önergesi verilmesi CHP’yi çileden çıkartmıştı. Meclis’te yeni partinin “komünizme ve irticaya destek vermekle” suçlanması ve Atatürk’ün de olayların gelişiminden duyduğu hoşnutsuzluğu belirtmesi üzerine Fethi Okyar 17.11.1930’da kamuoyuna partinin kapatılacağını açıklamıştı. Daha sonraları Fethi Bey “Allah bu milleti İsmet Paşa’nın ve CHP’nin zulmünden korusun” diyecekti. Tıpkı Adnan Menderes’in yıllar sonra, 1960 darbesinin ardından mırıldanacağı gibi...
CHP Mustafa Kemal Paşa’nın sağlığında olduğu gibi bugün de onun arkasına sığınarak siyaset yapmayı sürdürüyor. Halkın Atatürk sevgi ve saygısını pek güzel sömürmeye devam ediyor. Ama gerçekte milleti değil teröristi savunuyor, Türkiye’nin çıkarlarını göz ardı edip Putin’i, Esad’ı destekliyor. Bundan sonraki seçimlerde yüzde 25 bile hayal olacaktır Kemal Bey’in kaptanlığında yoluna devam edecek Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin ilk siyasi partisi CHP için. Kemal Bey, bu kafayla ve bu yolda siyaset yapmayı sürdürürse, 1999 seçimlerinde yüzde 8.71’le parlamento dışında kalan CHP, patinaj yaparak gerilemeyi sürdürecektir...