Kişi başına düşen doktor sayısı bakımından dünyada birinci.
Halkının tamamına yakını, okuma yazmanın ötesinde eğitimli.
Bunlar Küba’nın artıları
Nüfus yaklaşık 12 milyon.
Kişi başına düşen Milli Gelir ise 9.900 dolar
Şekerkamışı, Tütün, kahve ve pirinç ise üretim ve ihracat kalemleri
Bunlar Sosyalist Küba ile ilgili internette dolaştığınızda önünüze çıkacak bilgilerden sadece bir kaçı.
Ülkemizin “gönlü” devrimci tatlısu sosyalistleri bu bilgileri biraz daha allayıp pullayıp “Devrimin başarılı kıldığı” Küba’yı anlatmasına, yeter de artar bile.
Ama gidip görünce kazın ayağının öyle olmadığını anlıyorsunuz.
Dünyanın en çok doktor barındıran ülkesinde doktorların maaşı 30 dolar, hemşireler 15 CUC (yaklaşık 1 dolara tekabül ediyor)
Öğretmenler keza aynı maaş.
Dışarıda bir restoranda yemek yemeye kalksanız maaşın yarısını gözden çıkarın.
Bir bardak kahve doktorun bir günlük maaşına denk.
Geceleri bırakın sokakları, yolları, devrimden kalma ana caddeler bile aydınlatılmıyor. Çünkü petrol yok. Çevrim santralleri ile enerji sağlanıyor ve pahalı
İnternet nerdeyse yok. Aylık 500 doları gözden çıkarırsanız 56 K hızında bir hattı uzun uğraşlar sonunda edinebiliyorsunuz.
Yeni ev bina yok. En son yapılanlar 1959 devrimine kadar olanlar. O tarihte sonra taş üstüne taş konmamış Küba’da. Evler bakımsızlıktan yıkılıyor ve yıkılan evlerin hiçbiri boş değil. Yollar Amerika ile iyi ilişkilerin olduğu dönemden kalma.
Amerika’nın yaklaşık 8 milyar dolarlık servetine el koyan devrimciler, amerikan arabalarına dokunmamışlar. 1959 öncesi Buickler, plymouthlar,pontiaclar, impalalar taksi olarak kullanılıyor.
Nostalji iyidir. Ama karın doyurmuyor.
Peki o karın nasıl doyuyor Küba’da?
Gündüz doktor, hemşire, öğretmen olarak görev yapan devrimin çocuklarının kahr ekseriyeti akşamında fuhuş sektörünün bir üyesi oluyor. Dünyadan Küba’ya akan turist devrimciler de yoldaşlarına “destek” vermekte geri durmuyor.
Sosyalizm eşitlik temelli olmalı değil mi?
Küba’da “rütbeli” askerler biraz daha eşit.
Siz halk olarak bir buzdolabı almak için örneğin 100 dolar ödüyorsunuz.
Aynı ürün bir general için 4 dolar. Şaka değil. 25’te bir fiyatına
Örnekler yığınla. Bunun sürdürülemez olduğunun Fidel Castro’dan bayrağı 7 yıl önce devraalan kardeşi Raul da farkında.
Bu anlamda “açılım” politikasını başlatmış. Bir anda serbest ekonomiye geçmeleri mümkün değil, ayrıca olmasın da zaten. Ama dünya gerçeklerinden kopuk yaşamanın sadece gelen turistlere nostalji yaşatmaktan öteye bir anlam taşımadığını da bilmek gerekiyor.
Türkiye bu “açılım” konusunda Küba’ya yardımcı olmak istiyor. Raul Castro da buna açık. Önümüzdeki günlerde ticari anlamda önemli gelişmelere olursa şaşırmayın. Muhafazakar demokrat AK Parti ile Küba’nın sosyalist partisinin el sıkışması bizim tatlısu devrimcilerini üzer ama Küba halkı için bu sıkıntıyı çekmeye değer.
PES...
Aynı güne denk gelmiş. Türkiye’nin devrimci, Atatürkçü, Kemalist zinde güçlerinin üyesi Berna Laçin ile Havana’daymışız. Eski Havana girişinde yer alan Atatürk büstünün önünde poz vererek yandaşlarının yağını eritmiş.
Küba gecelerine akmak için impalasıyla poz da vermiş. Destek olmuş yani o klüplerde çalışan hemşirelere, öğretmenlere. Olsun.
Ama şu mitomani (yalan söyleme) hastalığınızı Türkiye’de bıraksaydınız bari.
Havana’da sıcaklığın 33 derece olduğunu ve görevlilerin Cumhurbaşkanı için ısıtıcı aradığını söylüyor Berna Laçin.
O gece sıcaklığın 13 derece olduğunu biliyorsun, fırtına nedeniyle sahil yolunun bir kısmının kapatıldığının da farkındasın. Bari önünde resim çektirdiğin büstten utan. Nefretini burada kusup ülkeyi kirletme.