Hannes Swoboda Avrupa Parlamentosu’nda (AP) ikinci en kalabalık grubu teşkil eden Sosyalistler ve Demokratlar İttifakı’nın lideri. Avusturyalı. 1996 yılından beri AP’de milletvekili. Türkiye ile de ilgili bir politikacı.
Swobodaönceki gün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu makamına kabul etmedi. Milliyet’in haberinegöre, Kılıçdaroğlu ve yanındaki CHP heyeti, Swoboda’nın makam odasına kadar geldi, ama kendisiyle görüşemedi. Sebep? CHP liderinin, Brüksel’e iner inmez yaptığı açıklama... “Sözünü geri almazsa görüşmem” demiş Avusturyalı politikacı ve diplomatik nezaketi bir tarafa bırakıp dediğini de yapmış...
CHP liderinin ne dediğini işitmemiş olsanız bile tahmin edebilirsiniz; bir süredir aynı söylemi aynı kırıcı sözcüklerle tekrarlayıp duruyor çünkü: “Tayyip Erdoğan Beşşar Esad’tan farksız. Esad ile Erdoğan arasında sadece ton farkı var. İkisi de baskıcı, ikisinin medyabaskısı var, ikisinin de özel mahkemeleri var. İkisi de medya patronlarına ‘şunu at, şunu atma’ diye talimat verebiliyor.”
“Erdoğan’ı eleştirebilirsin, ama halkına acımasızca şiddet uygulayan Esad’la eş değerde göremezsin” demiş Swoboda... Kendisi de ‘idam’dan söz ettiğinde eleştirmişti Başbakan Erdoğan’ı...
Yüzgeri edildikten sonra “Protesto eden biziz, biz görüşmedik” demelerine bakmayın. Makam odasına kadar gittiğine göre, sosyalist politikacının yine de kendisiyle görüşeceğini sanmış olmalı CHP lideri... Yanındaki diplomat kökenli CHP milletvekili de mi öyle sanmış, hayret...
Aslına bakarsanız, sadece Brüksel’de değil Türkiye’de de kapılar teker teker kapanıyor CHP’nin yüzüne... Hangi kuruluş yapmış olursa olsun anketler CHP oylarındaki düzenli düşüşü gösteriyor. En önemli iki sebebi var bu geriye gidişin: CHP’nin sürece verdiği tepki; bu bir... Bir de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşma tarzı ve çelişkili söylemi...
Kılıçdaroğlu hırçın bir üslupla konuştukça CHP oyları azalıyor, oylar azaldığı için Kılıçdaroğlu’nun üslubu daha da hırçınlaşıyor...
Tayyip Erdoğan’ı Beşşar Esad’a benzetmek düpedüz mübalâtsızlık; hem de katmerli cinsinden...
Daha önemlisi ise çelişki... Üç ayrı CHP heyetini, savaş devam eder, Esad halkı üzerine bombalar yağdırırken Suriye’ye gönderdi CHP lideri... Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar partisi sözcülerinin “Esad’çı” ve “Baasçı” yakıştırmalarına göğüs germe pahasına hem de... Şimdi kendisi Tayyip Erdoğan’a “Esad gibi...” diyebiliyor...
“Esad gibi olmak” iyi bir şey değilse CHP heyetleri neden Suriye’ye ve Esad’a gitti?
Kapıdan çevrilmek güzel bir şey değil, herhalde hayli ağır gelmiştir böyle bir davranışa mâruz kalmak; ancak bu olaydan ders çıkarıp şöyle bir kendine gelebilirse CHP’liler, siyasi hayatlarının bundan sonrasını bu sayede kurtarabilirler. Böyle giderse ciddi bir yıkımla karşılaşmaları mümkün çünkü.
Avusturyalı sosyalist politikacının hoşuna gitmeyen Türkiye’de CHP tabanının da hoşuna gitmiyordur... Politikada söylenebilecekler var, söylenemeyecekler var; birinden diğerine kolayca geçebiliyor CHP lideri...
“Geçerse geçsin, sana ne, bana ne?”demeyin sakın; ona reva görülen muamele beni de rencide ediyor...