Kişiler çok farklı sebeplerden depresyona girer, ancak çok azı sorunun kaynağında ne olduğunu bilir. “Hiçbir sorunum yok neden depresyondayım” diyorsanız işte olası sebepler.
Stres veren hayat olayları, kayıplar, ayrılıklar beyin biyokimyasındaki değişiklikleri tetikleyebiliyor. Araştırmalar, depresyonun ilk ortaya çıkışında stresli olayların etkili olduğunu, sonraki ataklarla stresli olaylar arasında bir ilişkinin bulunmadığını ortaya koyuyor. Stres beyinde kalıcı değişiklikler yapıyor ve hastalığın tekrarlamasına yol açabiliyor. Mesela küçük yaşta anne ve babasını kaybedenlerde ileriki yıllarda depresyon ortaya çıkma olasılığı daha fazla oluyor.
Depresyona yatkınlığı artıran psikososyal unsurlar
-Kayıp ve yaslar
-Doğum, hamilelik, lohusalık süreci
-Bazı hastalıklar (Kanser, Multiple Skleroz, Epilepsi, Guatr, Kalp Hastalıkları vb.)
-Kalıtsal yatkınlık
-Alkol kullanımı
-Evlilik, aile sorunları
-İş ile ilgili sorunlar
-Mevsim değişiklikleri
Küçük acıları biriktirmeyin
Yaşanan stresli olaylar, insanın beyin fonksiyonlarını bozarak depresyona zemin hazırlar. Kişi bazen tahammül edilmesi zor bir acı yaşadıktan hemen sonra depresyona girer. Mesela sevdiği birini kaybedenlerin, iflas edenlerin, eşi tarafından terk edilenlerin, imtihanda başarısız olanların depresyona girdiklerine sık sık şahit oluruz. Hatta bu gibi durumlarda üzüntülü bir dönem yaşamak normal bile kabul edilir. Ancak üzüntü ve depresyon farklıdır.
Bazen de küçük küçük bir sürü stresli olay birikir ve depresyona yol açar. Diyelim ki mesleğinizi çok seviyorsunuz, işe mutlu gidiyorsunuz. Ancak üzerinizde sürekli zaman baskısı var. Sürekli bir yerlere bir şeyler yetiştirmek zorundasınız. Bu arada hafif bir trafik kazası geçiriyorsunuz, kazayı ufak tefek sıyrıklarla atlatıyorsunuz. Derken 95 yaşındaki kayınpederiniz ölüyor. Eşiniz dünyanın en iyi insanı, ama babasının hastalığı sırasında hastanelere koşturmaktan bitkin düşmüş durumda. Bu durumda sinirleriniz ne kadar sağlam olursa olsun, kendinizi depresyona girmiş vaziyette bulabilirsiniz. Strese maruz kalan her insan elbette depresyona girmez. Mesela Nazi mağdurlarının bir kısmı bedensel acılara, bir kısmı ruhi acılara dayanamayıp hayatlarını kaybetmiş; bir kısmı ise savaştan sonra adeta yeniden doğmuş, ailelerinden sağ kalanlara kavuşmuş, çalışıp didinerek iş güç sahibi olmuşlardır.
Öğrenilmiş çaresizlik
Bir araştırmada bir maymun kafeste aç bırakılır. Yiyecek arayan hayvan kafesin içinde bir pedal bulur, bu pedala basınca hayvana yiyecek verilir. Diğer maymuna ise, defalarca pedala bassa bile yiyecek ve≠rilmez. Deneyin ikinci aşamasında her iki maymun iyice aç bırakı≠lır ve tekrar kafese konur. Pedala basınca yiyecek geldiğini öğ≠renen maymun, hızla pedalın yerini bulur ve gıdasına kavuşur. Bu defa diğer maymuna da yiyecek verilecektir, ama hayvan pedala dokunmaz bile. Çünkü pedala basmanın hiçbir faydası olmadığını öğrenmiştir. Açlıktan perişan olur, ama gıda araya≠cağına kafeste öylece kıvrılıp yatar. Depresyon geçiren insanların bazıları geçmişlerinde ‘ça≠resizliği öğrenmişlerdir. Hayatlarının önceki yıllarında yaşa≠dıkları olaylar onlara kurtuluş olmadığını, yani ümitsizliği öğ≠retmiştir. Bu yüzden karşılaştıkları ufak bir engeli bile aşılamaz görürler. Buna karşın her derdin bir devasının olduğunu, zorluklarla mücadelenin mutlaka zafer getirdiğini öğrenen kişiler mücadele azimlerini kaybetmezler ve kolay kolay depresyona giremezler.