ABD ile Rusya’nın çatışmasının kurbanı olan Ukrayna’nın son durumunu gözden geçirirsek, meselenin çözümden daha ziyade, uzun vadeli çözümsüzlüğe sürüklenen bir durumu söz konusudur.
Ukrayna; Donetsk ve Lugansk’ın özerkliğini tanıyacak gibi durmuyor. Rusya ise kendi garantisi için bu özerklikte ısrar ediyor. Rusya, umursamaz tavrıyla hiç de şaşırtmıyor.
ABD’nin hedefindeki plan, Rusya’nın tahayyülündeki planlarla örtüşmüyor.
Rusya; Ukrayna’nın, ABD’nin sınırdaki bekçisi olmasına asla izin vermeyecek. Bu ise hep uçlarda dolaşan ABD ve Rusya politikalarının sadece Ukrayna’nın belası olacağının işaretidir.
Minsk; Almanya ve Fransa liderlerinin, Ukrayna ile Rusya Devlet Başkanlarını bir araya getirme çabasının ise sonuç vereceğini beklemek zaman kaybından başka bir şey değildir.
ABD, Avrupa ile Rusyanın ilişkilerinin düzelmesini de istememektedir. Rusya bu durumda, Avrupa’yla ilişkileri normalleştirme isteğini fiilen göstermekte. Zira Avrupa da, bu durumdan memnun. Lakin ABD’den çekindiği de aşikardır.
Rusya, ABD’nin aradan çekilmesini, meselenin Avrupa sorunu olduğunu, çözümün de Rusya dahil Avrupa ülkelerinin iştiraki ile çözülmesi tezini işlemekte.
Rusya medyası, ABD’nin kendini beğenmiş tarzının Avrupa’yı felakete sürüklediği analizini de topluma empoze etmektedir.
Bu suçlamalar devam etmekte, lakin bölgedeki insan ölümleri durmamaktadır.
Minsk görüşmesinin, ABD’nin müdahelesi çekilmez ise görüşmelerin sonuca varması şimdilik gözükmemektedir.
Bu arada Avrupa’nın son diktatörü olarak tanımlanan Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko için kendisine yönelik suçlamalardan arınma fırsatı olarak değerlendirilmekte görüşünün Minsk’te gerçekleşmesi. Lukaşenko ev sahipliği konusunda bayağı başarılı performans sergiledi diyebiliriz. Paraşenko ile Putin’in görüşmesindeki vücut dili ise ayrıca yorum ister. Paraşenko’nun Putin’e nefret dolu bakışları, aslında görüşmenin sonucuyla ilgili yorumların özünü oluşturmaktadır. Bu aslında Ukrayna’lıların Rusya’ya bakışlarının bir nevi göstergesiydi.
Lugansk ve Donetsk’in özerklik isteği, Rusya için önem arz ediyor. Rusya bu durumdan asla vazgeçmeyecek. Bu sorun uzun vadeli çözümsüzlüğe sürüklenecek ise, Karabağ meselesinde olduğu gibi savaşı vazgeçilmez hale getirecek. Avrupa için bu durum, felaketin ta kendisidir. Sınırında asla savaş istemeyen Avrupa, çözümsüzlük olsa bile savaşın durdurulmasını arzulamaktadır. Bu ise Rusya için de geçerli bir durum. Ukrayna açısından ise, felaketin başlangıcı. Ukrayna eğer Donetsk ve Lugansk meselesini bu kadar Batı desteğine rağmen şimdi çözemez ise uzun vadede meselenin çözülmesi mümkün gözükmüyor. Ukrayna bunun farkında. Bu durumun rafa kaldırılmasının, Ukrayna’nın ülke bütünlüğünün parçalanması anlamına geldiğini biliyor. Paraşenko’nun görüşme sonrası sonuçlarla ilgili olumsuz beyanda bulunması da bunun ispatıdır.
ABD’nin, Rusya’ya kuzeye sıkıştırması ters tepmektedir. Rusya yumuşama yerine daha da sertleşmektedir. Zaten Amerika’lıların en büyük sorunu budur. Geldikleri bölgeyi jeo-stratejik boyutta değerlendirirken, sosyolojik açıdan anlamak istemiyorlar veya bunu önemli bulmuyorlar. Sosyolojik olarak dokusunu öğrenmediğin coğrafyayı sadece jeo-stratejik menfaat noktasındaki yorumun sonu, Ukrayna örneğinde olduğu gibi duvara çarpmakla sonuçlanır. Tabii, eğer ABD için Ukrayna’nın ülke bütünü mesele önem arz ediyorsa!
Meşhur Ukrayna’lı ulusal şair, milli kahraman ve düşünür Taras Şevçenko’nun meşhur “Vasiyet” şiiri vardır. Okuldayken edebiyat dersinde görmüştük. Hatta en yüksek not bile almıştım, şiiri ezberden ve Şevçenko’nun ruhunu yansıtabildiğim için;
Öldüğümde bana bir mezar kazın
Yüksek bir tepede bir dağ başında
Öyle bir yerde ki
Görünsün
Yalnız o güzel Ukrayna...
Onun taşında
Onun tarlasında
Onun çölünde
Ben öldükten sonra göreyim neler var.
Şevçenko’nun tarif ettiği, o güzel Ukrayna’nın tarlasında dağında şimdilik ne yazık ki gözyaşı hakim.
Devletlerin menfaatlerinin kurbanı durumundaki Şevçenko’nun tarif ettiği Ukrayna’yı yeniden bütün ve mutlu görmek arzusuyla...