G.Saray, ezeli rakibi F.Bahçe’nin son durumuna kıs kıs gülüyor ama; unutmasınlar ki, onlar da geçmişte benzer bir acı yaşamışlardı. 1979-80 sezonunda ligde l6 takım mücadele ediyordu ve G.Saray o sezonun ilk yarısını 14. bitirmişti. Sezon sonunda da, neredeyse küme düşecekti ama; hepsi birden 27 puanlı 5 takım arasından, son maçını kazanarak sıyrılabilmişti.
***
G.Saray, bu sezon öyle ahım-şahım bir başarı grafiği içinde değil. Acılarla, olaylarla, cezalarla geçen bir dönem yaşadılar.
İlk üç maç, üst üste gelen galibiyetlerle muhteşem bir başlangıç gibi görünse de; sonraki 14 maç içinde, neredeyse seri galibiyetler hiç olmadı. Sadece 7.ve 8. haftalarda kazanılan maçlar dışında, diğerleri dalgalı geçti. G.Saray hep diken üstündeydi. Düşünün ki, 9. haftadan sonra üst üste iki galibiyeti yok.
***
Gomis’in yok yere gönderilmesi... Feghouli ve Belhanda ile yaşanan sorunlar... Muslera’nın artık o güçlü günlerindeki formunda olmaması... Emre Akbaba’nın ağır sakatlık süreci... Fatih Terim de dahil olduğu ağır cezalar darbesi... Nagatomo’nun sürpriz sakatlık ayrılığı... Eren Derdiyok’un beklenen forvet kıvamına bir türlü gelememesi... Sinan Gümüş’ün sakatlığı... G.Saray’ı ilk yarı sonunda, ulaşmak istediği hedefinden koparan nedenlerdi.
***
Bütün bunlar yetmezmiş gibi; Başkan Cengiz’le Terim arasında, açıktan açığa ya da üstü kapalı bir laf sokma ve dalaşma süreci başladı. Abdurrahim Albayrak’ın, taraftardan özür dilemeye kadar giden pot kırmaları; mekanizma dişlilerinin birbirine geçtiğini gösteren işaretlerdi.
G.Saray’ın kadrosunda, (Muslera dahil) tüm maçlarda 90 dakika oynamış tek futbolcusu bile yok...
Başa gelen bütün olumsuzluklara rağmen, Galatasaray devre arasından; gene de şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olarak çıkacak. O potansiyele sahip!