Hoca, damındaki karları kürerken dengesini kaybedip aşağıya düşmüş... Başına toplanan kalabalık başlamış konuşmaya. Kimi kızmış Hoca'ya; "...ne işin var senin damda..." diye... Kimi akıl vermiş; "...gel bir kırık çıkıkçıya gidelim kolun kırılmıştır şimdi senin..." Hoca şaşkın bakınmış sağa sola, dönmüş kalabalığa; "...bana..." demiş, "..damdan düşen biri varsa onu getirin, anlarsa halimden bir tek o anlar..."
**
Orta ve alt gelir grubundaki vatandaşların, kiralık ya da satılık bir eve ulaşmasının giderek daha da zorlaştığı bir döneme girdik... Bunun için alınması gereken tedbirler konuşuluyor yüksek perdeden... Haber kanallarına katılan 6'lı pencerelerden kafasını gördüğümüz kişiler havanda su dövüyor... Sanıyorum bir kısmı kendi evinde oturduğundan bir kısmının da kirada evi olduğundan aklı başında bir yorum dinleme imkânınız olmuyor... Geçen akşam bir eski siyasetçi; "... ne yapsın evini kiraya veren, bundan geçiniyorsa zam da yapmasın mı?.." diye sordu.. Rezalet... "BUNDAN GEÇİNMEK" ne demek... Kiraya ev vermenin geçim kapısı olarak kabul görmesi başlı başına bir kepazelikken bir de bunu haklı göstermeye kalkmak... Şimdi ben bunu yazınca mevcut durumu kanıksamış olanlarınız bir anlam veremiyordur... Arz edeyim efendim... Ev sahibinin evinden kira geliri elde etmesi, tüm ekonomik modellerin üstünde bir haksız kazançtır... Şöyle düşünün... 100 TL paranız var... Bunu vadeli mevduata koyduğunuz zaman bir sene sonra paranız artar... Kâr payıyla yatırdığınız zaman da paranız artar... Bir cumhuriyet altını alsanız da paranız artar... Doğru mu?.. Peki aynı paraya bir ev satın alırsanız sene sonunda o evin değeri artar mı?.. Artacak değil mi?.. Yani 100 liraya aldığınız ev belki de bir sene sonra 200 liraya çıkmış olacak.. Sadece satın alarak. Hiçbir şey yapmadan. Öylece durduğunuz yerde eve yatırdığınız paradan para kazanmış olacaksınız zaten... Peki o halde kiracınızdan aldığınız para neyin nesi?. Böyle bakınca çok sarsıcı değil mi?..
**
Gelelim damdan düşme meselesine.. Dört bakanlık kafa kafaya vermiş formüller üzerinde çalışıyor. Çözüm bulmaya çalıştıkları ise fahiş kira artışları ve bu artışla mücadele... Eğer bu heyette görev alanlar büyük kentlerde kiracı olarak sıkıntı çekmiş kişiler olsaydı sorunun artışlardan değil bizzat kiranın kendisinden kaynaklandığını bilirlerdi... Evet artış konusu zaten yasayla kontrol altında tutulan bir konu... Ama evlerin kiralama bedelleri serbest piyasa... Kimse köpek bağlasan durmayacak evlerine 4 bin lira isteyen ev sahibine, "evin bu kadar eder mi?" diye sormuyor. Sene sonunda artışı şu orandan yaparsan iyi olur denecek... Artışı konuşacak duruma gelmedik ki daha... Ayrıca kimse kusura bakmasın ama ya haklı nedenlerle (oğlum oturacak, tadilat yapacağım, başkasına sattım o kendisi oturacak vb.) ya da tacizle, tehditle, baskıyla, rahatsız ederek bir şekilde ev sahipleri kiracılarını çıkarıyor yeni kiracıya da evi istediği fiyattan veriyor... Eğer kiracısını çıkarsa bile yeni kiracıya daha yüksekten veremeyeceğini bilse o ev sahibi, hiç alengirli işlerle uğraşmaz. Konforunu bozmaz...
**
Değerli dostlar, anlayacağınız, derdimiz kira artış oranları değil. Evin kiralama değeri... Ve bu kısım tamamen tartışmaya kapalı... Devlet kiralanacak olan daireye değer biçecek o fiyatın üzerinden kiralama yapılmasına müsaade etmeyecek. Evini kiraya vermek isteyenler tıpkı İŞKUR gibi bir havuza evlerini koyacaklar, kiralık ev arayanlar da o sistemden evlerini seçip geçip oturacaklar... Belli bir puanın üzerindeki evler için özel hükümler uygulanacak. Rezidans gibi, villa gibi, köşk gibi, yalı gibi yerler serbest piyasa olacak ama belli limitlerin altında olan evlere fiyatı devlet verecek. Ödemeler kayıt altında ve vergilendirilmiş olacak. Bu limitler tespit edilirken de evin alım-satım fiyatları baz alınmayacak. Güncel ekspertizler yapılarak belli kriterler saptanacak ve evlere o kriterlere göre puan verilecek. Toplu ulaşıma yakın mı; 1 puan... Site içinde mi 2 puan... Şu yaşın altında mı 3 puan...Vb... Bunun dışında hiçbir çözüm önerisi derde deva olmayacaktır..