Türkiye kendisini doğrudan ilgilendiren şartlarla yüzleşiyor. Bunun ne olduğunu anlamak için kamuoyunu yönlendirmek için söylenenleri değil sorunun aslını bulmak gerekir. Karşı tarafın siyasi hedefini anlamak için yaptıklarının ve söylediklerinin ne olduğuna bakmak yerine amaçlarının ne olduğunu anlamak gerekir. Mesela kısa bir süre öncesine kadar kimyasal silahları kimin kullandığı belirsiz iken önce Esad sonra Türkiye suçlanmıştır. Esad’ın halkına karşı böyle silah kullanması akılcı değildi ve kendi gücünü azaltırdı. Bu nedenle, bundan önceki yazımda, silahı kimin, ne amaçla kullandığı bilinmiyor demiştim. Türkiye’yi suçlamak seçeneklerden biri idi ve Suriye halkının ülkemize düşman olmasına sebep olacaktı. Suçun bize yüklenmesi ile helikopteri düşürmemiz tesadüf değildir. Böylece iki ülke ve halklarının birbirine hasım olması sağlanacaktı. Buradan şunu görüyoruz. Bir çatışma hazırlanırken sadece yetkililerin sözlerine bakılmaz halkın da buna hazır olması için propaganda yapılır. Bizim Suriye’ye karşı, barış şartlarında böyle bir silah, yani kimyasal silah kullanmamız akla uygun değildir ve bizi itham etmek için en mantıksız şeyleri yapacağımızı dünyaya ilan ediyorlar. Bu duruma ek olan olay çok ciddi bir hudut ihlali olmadan helikopteri düşürmektir. İhlal hukuk açısından vardır ama bir saldırıyı temsil ettiği kolayca söylenemez. Biz bu eylemde haksız değiliz ama bir sürecin gelişmesine katkı yaptık. Yani Suriye halkı hem kendilerine sadece hukuka karşı değil, değerlendirme ve saldırmama imkanının olduğu bir eylem nedeniyle karşı karşıya getirildik.
***
Önümüzdeki günlerde anlaşmazlıkların bölgesel hale geleceği, içinde bulunduğumuz bir husumet bölgesi oluşacağı söylenebilir. İran’ın Suriye’ye yakınlığının kendisi için bir kazanç ya da politik avantaj sağlayacağı söylenemez.
İran Suriye ile yakınlaşmak için Irak’ı ya ortak ya da etkisiz hale getirecektir. Birliktelik pek mümkün gözükmüyor. Önümüzdeki günlerde çatışmanın Irak’ı da içine alması mümkün gözüküyor. Çevremiz yeniden şekillenecek ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’nin oluşturduğu yapı değişebilecektir. Bir devlet ya soy ya kültür ya da ekonomik farklılık nedeniyle çevresinden farklı olur. Suriye’nin Türkiye’den farklılaşması ve ayrı devlet olması Osmanlı’nın geçmişi sürdürmek istemesine engel olmak içindir. Ancak biz bu bedelleri ödeyerek varlığımızı oluşturduk ve sürdürüyoruz. Yabancı bir gücün bizi şekillendirdiği gibi olmayı güvenlik açısından gerekli görebiliriz ama haklı bulamayız.
Önümüzdeki dönemde çevremizdeki savaşın genişleyeceğini ve bizi bu sürece dahil etmek isteyebileceklerini düşünebiliriz. Bu savaşın çok yıkıcı olması beklenemez. Kısa sürede taraflardan birinin üstün çıktığı ve sona erdirildiği bir çatışma olabilir. Türkiye bu durumda askeri üstünlükten çok siyasi çözümde etkili olmalıdır. Bölgenin eski durumunu korumasını en çok Avrupa isteyecektir. Rusya bölgenin Çin tarafından kontrolüne karşı çıkacak ve bunun Avrupa ile bir arada gerçekleşeceğini görecektir. Rekabet ABD ile Rusya arasında değil bu güçlerin Avrupa ve Çin ile rekabeti gibidir. ABD ile Rusya’nın hangi alanda diğerini zayıflattığını söyleyemeyiz. Ne ekonomik rekabet ne de çıkarları korumak için askeri rekabet gereklidir: Oysa Rusya Çin’den başkasının tehdidi altında değildir. Avrupa, bugüne kadar dünya üzerinde egemendi ve bu gücünü ABD ve Rusya’ya bırakmaktadır.