Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te yapılan Dünya serbest güreş şampiyonasında 4 madalya kazanarak takım halinde üçüncü olmuştuk.
Henüz sevincimizi yaşayamadan 97 kg güreşçimiz Şamil Erdoğan’ın doping A testinin pozitif çıkması ile elde edilen üçüncülük kaybedilecek. 30 yıllık Antrenörlük hayatım boyuncu A testi pozitif çıkan bir insanın B testinin negatif çıktığına ben şahit olmadım. Çünkü alınan numune aynı enjektörle aynı sporcudan ve iki ayrı deney şişesine aktarılmakta. Türk spor tarihinin 1951-54-57-66 ve 1994 olmak üzere 5 kez Dünya takım şampiyonluğu ile tüm zamanların en iyi sonucuna sahip olan Serbest güreşimizde böyle bir hadise güreşseverlerce hiç de hoş karşılanmadı. Geçmiş yıllarda Ramazan İrbayhanov, alelacele Türkiye’ye getirilip vatandaşlık verildikten sonra, Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlukları elde etti. Etti de Türk güreşi şaha mı kalktı, hayır. 20 milyon kadar genç nüfusu olan ve Ecdadı tarafından güreş sporu ata sporu kabul edilen tek milletiz. Türk güreşinin dışarıdan transfere ihtiyacı kesinlikle olmamalıdır. Bunu Türkiye’mizde meslek edinen ve yerli çocuklarımızla uğraşmak yerine kestirmeden Rus güreşinin kalbi olan Dağıstan dan adam getirip ve vatandaş etmek. Daha sonra elde edilen madalyalarla Türk güreşi dünyada çok başarılı imajı ortaya atarak günü kurtarmak. Bunu yapan kulüpler ve antrenörler bellidir. Bu yanlış bir yoldur. Atalar bu hadiseyi şöyle cevaplar. “Dökme su ile değirmen dönmez.”
Taşkent’te üçüncü olan Şamil Erdoğan hiçbir doping testine tabi tutulmadan şampiyonaya götürüldüğü herkes tarafından bilinmekte. Hal böyle iken bu sorumsuzluğun bana göre tek sahibi Başkan Hamza Yerlikaya’dır. Çünkü onun izni olmadan hiçbir sporcu yurt dışına gidemez. Yılların tecrübesine sahip Yerlikaya böyle bir hatayı nasıl yapar bunu anlamak mümkün değil. Peki kontrolsüz yurt dışına sporcu yolladı da ne oldu. Sporcuda doping çıktı. Dünya güreş camiasında Türk güreşinin imajı zedelendi. Sporcuyu Dağıstan’dan 3 ay önce getir. Vatandaş yap hiçbir kontrole tabi tutmadan milli takıma koy ve yurt dışına götür. Milli takım teknik adamlarının bu olayda hiçbir suçu yok. Çünkü kampta herkes doping kontrolüne tabi olurken dopingli çıkan sporcu olmuyor. Son söz olarak: Her şeyi ben bilirim edası ile kişisel kararlarla federasyon yönetilemeyeceğini Başkan’ın bilmesinde yarar var. Çünkü bu hadise bunu çok iyi anlatıyor.