Derler ki İngiltere’de hiçbir zaman darbe olmaz. Çünkü bu yasalara aykırıdır.
UBER şoförünün darp haberi için de benzer bir durum var.
Ne mi?
Açıklayalım…
***
Mesele bir Uber şoförünün bir yolcuyu darp edip etmemesi değil.
Mesele bir sarı taksi şoförünün bir yolcuyu darp edip etmemesi de değil.
Esas mesele sistemde…
Ya da sistemsizlikte…
Uber’i destekleyenler “uber şoförleri çok iyi çocuklar, hepsine kefiliz” diye desteklemiyor.
Sarı taksiye kızanlar da “taksiciler şöyle kötü insanlar, böyle kötü adamlar” demiyor.
Sarı taksi ise hata yapmaya, başıboşluğa müsait. Hata yapanın yanına kâr kalıyor, şikayet mekanizması ağır işliyor, sonuç almak zor, uğraşmaya değmiyor.
Uber gibi teknolojiler ise “Benim şoförüm yapmaz” demiyor, paraya-pula dokundurmuyor, para üstü almak için uğraşmak yerine mobil ödüyorsunuz. Yüksek ve fahiş rakamlar sürpriz olmsasın diye de daha araca binmeden, daha çağırırken toplam rakamı görüyorsunuz.
Yolcunun elinde sarı taksiye karşı kullanacağı hiçbir koz yok ama Uber yolcusu aracı ve şoförü puanlıyor, puanı düşenleri sistemin dışına atıyor, puanı yükseldikçe daha çok müşteri yönlendiriyor.
Dolayısıyla ister dünyanın en iyi adamı olun, ister en kötü adamı, UBER’de aynı şekilde davranmak zorundasınız. Sabırlı, sakin, ılımlı...
İşte bu sebepten, o izlediğimiz video ve darp haberi pek de gerçekçi durmuyor.
Kurgusunda hata var en başta. Şoförün fiyatı şişirme gibi bir şansı yok gerçekten de, dediğimiz gibi, dünyanın en büyük üçkağıtçısını da koysanız şoför koltuğuna, bunu yapamıyor.
Göreceksiniz, çok enteresan şeyler çıkacak o UBER şoförünün yolcusunu darp etmesi hikayesinin ardından.
Ama şunu da demeden edemiyoruz; keşke bu “yıkıcı yeniliği” beklemeden, taksiciler odası ve taksici esnafı kendi standardizasyon sistemini kendileri getirseydi.
“Biz esnafımıza güveniyoruz” demek yerine sıkı bir uygulama getirip gerçekten de güvendikleri esnafın isminin, üç-beş çapulcu tarafından lekelenmesini önleselerdi.
***
EĞER BU DARP OLAYI OLMASAYDI...
Ben yine taksicileri yazacaktım. Ama bu şekilde değil.
5 yıl kadar öncesi…
Eşim o zaman ülkesinden otobüsle Türkiye’ye ziyarete geliyor. Otobüs yolcuları Bayrampaşa’da TEM yolu üzerinde bir üstgeçidin ayağında bırakıyor. Üstgeçitten çıktığınızda bir taksi durağı var, adı ALTIN TAKSİ.
Otobüs sabahın beşinde durağın olduğu yerde bırakacak, ben de müstakbel eşimi karşılayacağım, plan bu.
Ama karşılamaya gelirken bir polis çevirmesi, bir karışıklık sonucu “Buyurun merkeze…” durumu ile karşılaştım. “Yapmayın, etmeyin, misafirim geliyor, bu saatte bilmediği yerde otobüsten inecek, gitmem lazım” dediysem de bırakmadılar. Telefonu yok. Ulaşmamın imkanı yok.
Ne zor bir durum, değil mi?
İki saatin sonunda polis karakolundaki yanlışlık düzeltildikten sonra taksi durağına gittiğimde çok ilginç bir manzarayla karşılaşacaktım.
Beş-altı tane taksici o soğukta durağın dışında oturuyor. Genç bir hanım ise tek başına taksi durağının içinde.
Görür görmez, “geç bacım sen içeride otur, misafirimizsin” demiş ve sıcacık durağı terk etmişlerdi.
Bu saçma haberler, bu düzensizlik, bu sistemsizlik yüzünden taksicilerin içlerindeki pırıl pırıl esnaf gibi esnafları da incitiyoruz, üzüyoruz. Haklarına giriyoruz.
Sadece biz mi? Hayır. Sırf iş bulamadığı için hiçbir mesleki deneyimi olmaksızın sadece bir ehliyetle taksiciliğe başlayan, esnaflık bilmeyen ve bu mesleği bu kadar güvenilmez hale getiren kişiler. Siz de o düzgün taksici esnafının hakkına giriyorsunuz.
Bu durumun da tek çıkar yolu acilen taksiciler odasının taksilerine düzenleme getirmesi, standartları oluşturması, UBER’den çok daha iyi bir mobil uygulama ile konuyu çözmesi.