Bir Türkiye Süper Ligi düşünün ki; “Büyük” dediğimiz kulüpler, FIFA’nın mali denetim kıskacı altında inim inim inlesin. Doğrudan transfer yasağı yok ama, varmış gibi büyük kıskaç altında olsun.
Bir Türkiye Süper Ligi düşünün ki; “Büyük” dediğimiz kulüpler, Avrupa kupalarına alınmasın. Bir Türkiye Süper Ligi düşünün ki; yabancı futbolculara ödenmeyen paralar konusunda, FIFA nezdinde en çok dava açılmış lig olsun...
Bir ülke düşünün ki; puanı silinen, küme düşürülen onca takımı, Türkiye Futbol Federasyonu değil, doğrudan FIFA düşürmüş olsun...
Bir ülke düşünün ki; statlarını yenilediği halde, hiçbirinin zeminini koruyamamış, bakamamış olsun.
Bir ülke düşünün ki: naklen havuz geliri, Avrupa’nın 6. büyük bütçesi olduğu halde, futbol kalitesi çok daha altlarda olsun.
Bir ülke futbolu düşünün ki; hakemleri dünyada el üstünde tutulurken, kendi liglerinde yerlerde sürünsün.
Bir ülke düşünün ki; onca yatırıma, onca yapılan yeni stada, onca yabancı yıldıza rağmen, maçları boş tribünler altında oynansın. Bir ülke düşünün ki; yıllardır ödenmediği için biriken vergi borçları sürekli ertelendiği, sıfırlandıgı ya da yeniden yapılandırıldığı halde, o borçlar her seferinde daha da büyüsün. Vergiler gene ödenmesin.
Bir ülke düşünün ki; başkanları ve yöneticileri “Hak mahrumiyeti” cezası almasına rağmen, maçları bu kez kendi özel localarında izlemeye devam etsin. Verilen cezaların hiçbir hükmü olmasın.
Bir ülke düşünün ki; kulüpler futbolcularına para cezası verdiği halde, neredeyse hiçbiri bunu yürürlüğe sokmaması, sokamaması... Kesintileri gerçekleştirememesi. (Son olarak; Snejider ve Yasin örneklerinde olduğu gibi)
Bir ülke düşünün ki; Bir takımı aynı yıl içinde hem UAFA Kupası’nı hem de Süper Kupa’yı alsın ama; o günden bu yana 14 yıl geçtiği halde ne o ne başkası, bir daha o başarının yanına bile yaklaşamasın.
Bir ülke düşünün ki...
Hayır., hayır... Hayır! Düşünmek istemiyorum. Boğuluyorum, nefes alamıyorum. Yeter artık!