Herhalde sizin de dikkatinizi çekiyordur: Terörü sona erdireceği umulan yeni süreç başladığından beri gazetelerde her gün değişik senaryolar yazılıyor; bazen bir yazardan diğerine ulaşan, çoğu kez aynı gazetenin yazarlarının birbirini tekzip etmesine yol açan senaryolar...
Evet o senaryolar...
Sürecin özelliği bunu mümkün kılıyor: Çok sınırlı sayıda kişi tarafından yürütülüyor süreç; ama çaba gösterildiğinin kamuoyunca bilinmesinde yarar görülüyor. Kamuoyu varlığından haberdar olduğu bu gibi konularda meraklanır, daha fazlasını bilmek ister; gazeteler ve siyasi yorumcular ne için var?
Köşesi olan süreci yazıyor. Temasları kim yapmış, İmralı’da kaç gece kalınmış, neler konuşulmuş, nelerin olmayacağı konusunda mutabakata varılmış... Yaz babam yaz... Kaç merhaleli olarak planlandığı bile yazıldı sürecin; yazılanlar doğruysa taraflar bundan sonra neyi müzakere edecekler, ben de işte bunu merak ederim...
Yakın geçmişte, bütün gelişmelerin içerisinde yer aldığı iddiasındaki birinin kimliğini gizleyerek verdiği bilgileri bir gazetede okumuştuk; haftalık röportajda kendisiyle konuşuldu ve anlattıkları yüzü gizlenerek verildi. Sonradan o kişinin taraflardan bazılarını tanısa da gelişmeleri içeriden bilmesinin mümkün olmadığı ortaya çıkıverdi.
Eğlenceli bir iştir şimdikine benzer ortamlarda senaryolar yazmak...
Ancak tehlikelidir de...
40 binden fazla insanın hayatını kaybettiği bir şiddet dönemini geride bırakmaya çalıştığımız şu günlerde, süreci yönetenlerin ‘yazılması kaydıyla’ kimseye bir şey anlatacaklarını sanmıyorum. Siz de sanmayın. ‘Yazılmaması kaydıyla’ anlatılanları ‘sorumluluğunu müdrik’ hiçbir gazeteci okurlarıyla paylaşmayacağına göre, yazılan senaryoların ilk ağızdan bilgilere dayanmadığını varsayabiliriz.
Yetkili kişiler “Yaz” komutuyla bir şeyler anlatıyorlarsa o başka... O durumda da ihtiyatlı olmakta ayrıca yarar var. Yetkili kişilerin yönlendirmesiyle sonuçta yazanı mahçup edecek bir tablo da ortaya çıkabilir. ‘Yetkili’ bilinenin kişisel/kurumsal hesaplarına âlet olmak da pekâlâ mümkün...
Şimdiye kadar anlattıklarım kötü niyetli sayılmayacak çabalar... Süreci baltalamak isteyen kişi, örgüt ve devletlerin muhtemel manipülasyonlarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Özellikle de PKK ve Türkiye’ye yönelik ‘terör’ eylemleri söz konusu olduğu için...
Uzun yıllar içerisinde PKK ile yolu kesişen ne kadar kurum ve o kurumların içerisinde kariyerini PKK irtibatı sayesinde yapmış kişi varsa, şimdiki gelişmeden rahatsızdır; bunların süreci baltalamak istemeyeceklerinden nasıl emin olabiliriz?
Olamayız. Tıpkı, silâhların bırakılacak olmasından rahatsızlık duyan lider düzeyinde örgüt militanlarının da sürecin beklenen sonucuna varmaması için neler yapabileceklerini kestiremeyeceğimiz gibi...
Paris’te Kürt hareketinden üç kadın hangi eller tarafından infaz edildi acaba?
Ülkemizde çok sayıda iletişim fakültesi bulunuyor; bunların, ileride birer teze dönüştürülmek üzere, şu günlerde çıkan sürece ilişkin yazılar ile yapılan yorumları takip altına almalarında yarar var.
İyi de ayağa kalkmış merakımızı nasıl tatmin edeceğiz? Süreci olabildiğince yakından izleyen ve gelişmeleri gözleyen kalemler var; onlar sağlam kaynaklardan öğrendikleriyle bildiklerini reklâmını yapmadan paylaşıyorlar zaten...