CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK kampında 48 saat süren misafirliğin ardından BDP’li 11 milletvekilinin Şemdinli yolunda gerçekleştirdiği PKK buluşması, kamuoyunun tahammül sınırlarını zorladı.
Bir defa altını kalın çizgilerle işaretleyelim; Ovacık eylemi, kaçırma değil CHP’li vekille PKK arasında gönüllü işbirliğidir. Konvoyun durdurulması ise tesadüfi değil, tümden organize iştir.
Ve birbiriyle ilintilidir.
İşte tam bu noktada cevabı aranan can alıcı soru şudur: PKK ne yapmaya çalışıyor? PKK’nın stratejisini çözme çabasına ek olarak, eylemlerin bu denli kolayca gerçekleştirilmesini nasıl okumak gerekir?
Şii ittifakı
Birinci dünya savaşından sonra cetvelle sınırların çizildiği Ortadoğu’da aşiretlere dayalı ülke dağılımı, inanç gruplarına göre yeniden yapılandırılmak isteniyor. Bu oyun, küresel ölçekte bir hesaba dayalıdır.
Soğuk savaş dönemi ideolojik saflaşmasının mezhepsel eksende (Şii/Sünni) oluşması tasarlanıyor.
Şii Irak merkezi yönetimi, İran, Lübnan Hizbullah’ı ve Suriye Nusayri varlığına Türkiye’deki Alevi kesimin eklemlenmesi planlanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığından sonra CHP’deki mezhepsel dönüşüm, uluslar arası senaristler için çok uygun siyasal zemin olarak algılanıyor.
Projenin Türkiye ayağına yönelik girişimlerde “taşeron” olarak sahnede yerini alan PKK ise bir taşla iki kuş vurulabilirse kitlesel desteğini daha geniş yelpazeye yayabileceğini umuyor. Radikal sol örgütler de rejim karşıtı tüm güçlerle işbirliğine girerek durumdan vazife çıkarmaya çalışıyor.
“Alevilik dindir” çıkışıyla Alevi yurttaşlarımızı provoke etmeye çalışan CHP’li Aygün’ün merkezindeki Ovacık eylemi, bu büyük projeden bağımsız görülmemelidir.
BDP’li vekillerin radikal sol gruplarla çıkarma yaptığı Şemdinli şovu, uluslar arası tezgahın yerel unsurudur. PKK’lıların konvoyu durdurarak kameraları açtırıp nutuk çekmesi, sıradan bir eylem değildir.
Değişen strateji
Burada dikkat çekici olan, PKK’nın Şemdinli saldırısından sonra propaganda ağırlıklı eylemlere yönelmesidir. Yüzlerce teröristin aylarca hazırlık yaparak gerçekleştirdiği eylemin sonuçsuz kalması karşısında iç ve dış kamuoyunu etkilemeye yönelik yeni stratejiye ağırlık verdiği anlaşılıyor.
AK Parti Gürpınar İlçe Başkanı Hayrullah Tanış’ı günlerdir elinde tutan, Şemdinli İlçe Başkanı Fikri Algül için ölüm fermanı yayınlayan PKK’nın, Ovacık ve Şemdinli’deki eylemlerinin propaganda amaçlı olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
Zaten CHP’li Aygün de bunu itiraf ediyor, “siyasi propaganda amaçlıydı” diyor, PKK’lı yönetici Fehman Hüseyin’in “kılına bile dokunmayın” talimatı üzerine serbest bırakıldığını söylüyor.
CHP neresinde?
CHP’nin bu gelişmeler karşısındaki tutumu ise zihinlerde tam karşılığını bulmuş değil. Ancak kafaların karıştığı, “CHP de mi oyunun parçası haline geldi” yolundaki endişeler giderek artıyor.
CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven’in öldürülen PKK’lılar için “şehit” ifadesini kullanması, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK’lıları saygıyla anması, İzmir Milletvekili Rıza Türmen’in PKK’lılar için “terörist demeyin” ricasını dile getirmesi ve Genel Başkan sıfatıyla Kılıçdaroğlu’nun PKK’yı önceleyen yeni politikaya arka çıkması “çok masum hareketler” olarak görülebilir mi, tartışılmalıdır.
Bu dağ romantizmine Esad rejimine verilen destekler de eklenirse, “Yeni CHP” kavramının içi farklı doldurulabilir.
CHP bu çarkın dişlisine dönüşürse BDP çizgisi dışındaki Kürt ve Alevi yurttaşlarımızı sindirerek halkayı genişletmek isteyen PKK’nın, ötesinde uluslar arası siyasi topografların enstrümanı haline gelebilir.
Bu risk giderek artıyor.
Hangi inanç ve etnik kökene mensup olursa olsun ülkenin birliği ve dirliğinden gayri hiçbir hedefi olmayan, Büyük Türkiye ideali etrafında aynı duygu ve heyecanı paylaşan sağduyulu tüm yurttaşlarımızın bu tuzağı iyi okuması gerekir.
Derin araştırma
Doğu ve Güneydoğu’da PKK üzerinden geliştirilen tehlikeli senaryonun varlığından tüm güvenlik birimleri bilgi sahibidir.
Şemdinli odaklı Hakkari ve çevresindeki yoğun PKK saldırısının dumanı tüterken, aynı bölgede BDP’li vekiller, Ovacık’ta CHP’li vekil üzerinden PKK’nın şov yapabilmesi basite indirgenecek hadise değildir.
Ya öngörüsüzlük var ya sürece devlet içinden destek veren derin unsurlar...
İstihbarat zaafı, koordinasyon eksikliği, organizasyon bozukluğu, operasyon yetersizliği veya bilmediğimiz başka nedenler, neyse kaynağı mutlaka hassasiyetle araştırılmalıdır.
Bölgeden Ankara’ya bilgi akışında da arızalar olabilir. Bu ihtimal de araştırmanın içine alınmalıdır.
Daha önemlisi CHP yönetiminin bu tuzağı fark etmesi, siyasi rant uğruna tehlikeli senaryonun figüranı olmamasıdır.