F.Bahçe’nin puan kaybetmiş olması; Beşiktaş’a maça biraz daha fazla asılma inadını enjekte etmişti. Ancak oyuna asılırken; tempolu olmakla telaşlı olmak arasında sıkışıp kaldı. Bunu önlemek için giriştiği balans ayarı teşebbüslerinde, Çaykur Rize kendisine sunulan koşu yollarında etkili olma fırsatları buldu. Tolga kalesinde zor anlar yaşadı. Maç da böylece izlenme lezzeti kazandı.
Beşiktaş; maça hızlı ve hırslı başlamanın riskler yüklü olduğunu görünce, o coşkulu hevesi biraz kırılır gibi oldu. Bu tez temkinli sokuluşları denemeye başladı. Çaykur Rize’nin rakibinden ürkmeyen diri ve iddialı futboluna rağmen; siyah-beyazlılar kendisine gerekli 3 puanı ne pahasına olursa olsun alma azminde olduğunu simgeleyen bir inanç içindeydi. Sosa’nın ceza alanına dalışında, rakibiyle birlikte yere düşerken bir penaltı beklentisine girildiyse de; “Devam” kararı doğruydu.
Penaltı kararlarını böyle ucuz ve uluorta istemeyelim ki; ortalığı geren gereksiz tartışmaları ortadan kaldıralım.
***
Karadeniz ekibi, puan cetvelinde bulunduğu acılı sıranın takımı olmadığını ispat etmek ister gibiydi. Devre arasına önde girmeyi sağlayacak kıvamdaydı. Beşiktaş’ın işi kolay değildi. Ama ikinci yarıya, rakibini kontrol altına alacak takım düzenine kavuştu. İki kırmızı kart, işini daha da kolaylaştırdı. Ama bu kolaylık rakibin tamamen teslimiyeti anlamına gelmiyordu. Çaykur Rize, başına gelenlere rağmen dişlerini göstermeye devam ediyordu.
Anlayacağınız, son haftaların en heyecanla izlenen bir mücadelesine tanık oluyorduk. Goller, pozisyonlar, kırmızı kartlar, heyecanı daha da arttırmıştı. Siyah-beyazlılar iki kırmızı kart sonrası, amaçlarına rahat ulaşması gerektiği inancı ile saldırırkan; bir türlü sonuç alamaması, hızını tekrar telaşa dönüştürdü. Baskısı etkili ama endişeliydi. Son haftaların en güzel maçı oldu.