Avrupa Ligi’ni boşvererek, geçen hafta içindeki Hoffenheim maçında aslarını dinlendiren Başakşehir; bunu yaparak ülke puanına zarar verdi diye çok eleştirilmişti. Ama Beşiktaş karşısında bunun faydasını da görmedi değil... Evsahibi takımı fena halde zorladılar. Hatta oyunun ilk 20 dakikasında, maça hakim olan taraf onlardı.
Ama zaman geçtikçe, Beşiktaş kendi otoritesini hakim kılmayı başardı. Mücadelenin genel akışına baktığın zaman; oyun sanki fena görünmüyordu. Fakat ortada üretilen bir şey yoktu... Mesela Beşiktaş; Cenk Tosun’un çaprazdan çektiği şutu dışında, dişe dokunur bir etkinlik gösteremedi. Başakşehir de öyle...
Bunun sebebi; iki takımın karşılıklı olarak, birbirlerini sıkı denetim altında tutmalarından kaynaklanıyordu.
***
Talisca’nın geçen sezonki yırtıcı ve yaratıcı futbolu, bu sezon vites düşüklüğü altında. Kötüydü diyemeyiz ama, eski albenisi pek yok... Zaten oyundan da alındı. Buna karşı Quaressma, janjanlı futbolunu sürdürmekte ısrarlı ve istekli... Gene çok şık hareketler yaptı. Fakat ne yazık ki, sürekli faulle durduruldu. Zamanla yorgunluk başlayınca, sarsılmaya ve takılmaya başladı. Ne yapalım, canı sağolsun!
***
İkinci yarı da, ilkinin bir kopyası gibi geçmeye başladı. Hangi tarafın maçın tam hakimi olduğu konusunda, kimse kesin bir yargıya varamadan; zaman akıp geçiyordu. Sıkıcı anlar da yaşamadık değil.
Maç, “Anca beraber kanca beraber, iki takım da hep beraber” sloganı altında buluşmuş gibi; beraberlik kokuyordu. Bu elbette bilinçle yapılmış bir şey değildi. Maç kendiliğinden bu dengeye oturdu. Ama Kerim Frei, eski takımıyla olan bir hesabını son anda kapatmak istedi ama, Tosiç “O defter kapandı” dedi.