Çarlık Rusyasından, Nazilere, onlardan çeşitli Faşist yönetimlere kadar Avrupa'da demokrasi dışındaki bütün yönetimlerin, Yahudilerin ümüğüne çöktüğü, onlara resmen kan kusturduğu doğrudur... Doğrudur da bunca nefretin bir nedeni olması gerekmez mi? Bu "nedeni" keşfetmek için Pontus Pilate'ın Filistin/Kudüs Valisi olduğu yıllara dönmek gerekebilir. Pilate ortalığı karıştırdığı, halkı isyana teşvik ettiği gerekçesiyle İsa'nın çarmıha gerilmesini emreder. Bu arada Barabas adında bir de hırsız vardır çarmıha gerilecek. Ama cezalar Olimp Dağı Yortusu'na denk gelmiştir. Bunun üzerine Vali Pilate Yahudi halkına döner ve bu iki kişiden birini yortunun onuruna bağışlayacağını söyler. Kimin bağışlanacağına halk karar verecektir. Yahudiler ağız birliği etmişçesine Barabas'ın bağışlanmasını ister. Bunun üzerine İsa çarmıha gerilir. O gün bu gün, Hıristiyanlar Yahudilere "Christ Killer.. İsa Katili" damgasını vurmuştur. İşte nefretin kökeni buralara iner… Hitler'in bile olaydan bin küsur yıl sonra "İsa'nın Katilleri" diyerek Yahudilere saldırmasının, bu söylemin ne kadar tuttuğunun somut bir göstergesi değil midir?
Ancak İkinci Dünya Savaşı yıllarında uygulanan soykırım, bu İsa'nın katilleri söylemini unuttumuştu. Batılılar, Yahudiler kırılırken kıllarını kıpırdatmadıkları için müthiş bir suçluluk duygusu içindeydiler. Onun için de onların bir dediğini iki etmiyorlardı. Başta İngiltere, Fransa ve tabi Almanya Filistin'i Yahudilere "tahsis" ediverdi. Bu da çok ilginçti, tarihte ilk kez bir kaç devlet kendilerinin olmayan toprakları birilerine veriyordu!
Ancak Yahudiler, Filistin topraklarında resmen sömürgeciliğe soyunmuş; çitlikleri, tarla ve arazileri gasp ediyor sahipleriniyse tekme tokat kovuyordu. Sömürgecilikle Siyonizmin aynı kapıya çıkar diyen son kurum Birleşmiş Milletler’di. BM Genel Kurulu 10 Kasım 1975 tarihinde 3379 sayılı kararıyla Siyonizmi, yalnız sömürgecilikle değil aynı zamanda ırkçılıkla da suçlanıyordu. BM dünyadaki bütün Yahudilere, Filistin'e dilediğinde geri dönüp yerleşme özgürlüğünü tanıyan bir kararı kabul etmişti. Ama Filistinlilere, yani o toprakların asıl sahiplerine aynı hak tanınmıyordu! BM Genel Kurulu, aldığı bu kararın sersemliğini yıllar sonra fak etti ve 1991'de yürürülükten kaldırdı.
Aynı yıllarda ortaya atılan "Soykırım TeolojisiHolocaust Theology" adlı görüş, Yahudilerin nerdeyse istediklerini dilediklerinde yapabileceklerini söylemekteydi. Bu görüşün Batılılarca kabul görmesinin ardından Filistin halkı, alt insan düzeyine indirgeniyordu! İsrail'in kurulmasıyla birlikte başbakan seçilen David Ben Gurion, siyonizme karşıydı; sıkı bir sosyalistti. Ancak azınlık da kalmıştı. O da şiddet yanlısı siyonistlere ayak uydurmak zorunda kaldı bir süre sonra...