Tayyip Erdoğan’ı maden faciasının vurduğu Somalı insanlarla problemli hale getirmek.
Bu ne şeytanca bir oyundur.
Orada üç beş kişiyi devreye sokup, sanki Somalıların tepkisiymiş gibi aleyhte sloganlar attırmak ve o görüntüyü kamuoyuna pazarlamak.
İçerden dışardan pazarlayıcılar bulmak. Aman Allahım, kimlerin kuyruğu birbirine dolanıyor akıl alır gibi değil.
Utanç verici bir provokasyon.
Tayyip Erdoğan madende can verenler için yanmayacak öyle mi?
Tayyip Erdoğan bu acıyı küçümseyecek öyle mi?
Anneleri, babaları, evlatları, eşleri anlamayacak öyle mi?
Böyle bir imaj katli ne kadar oturur Tayyip Erdoğan’ın üzerine?
O ki ilk fırsatta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı gönderdi Soma’ya, ve Taner Yıldız Soma’da ilk geceden beri uykusuz duraksız, insanların yanında... Yara sarmak için çırpınıyor.
Ardından kendisi geldi diğer bakanlarla birlikte, dert dinledi, çalışmaları denetledi, ne mümkünse yapılmasını istedi.
O sırada ben, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca ile Brüksel’deydim. Biliyorum, Başbakan Görmez Hoca’yı aradı, istişare etti, bütün Türkiye’nin, camileri, Kur’an kursları, bütün din görevlileri ile acıları paylaşma seferberliğine girmesi için mutabakata varıldı.
Tayyip Erdoğan bir kalb adamı ve siz onun Soma’daki acıyı küçümseyebileceği izlenimini oluşturmaya çalışıyorsunuz.
Somalı inanır mı buna?
Adam Van depremini gündeme getiriyor Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde... Tayyip Erdoğan’ın gece yarısı deprem geçirmiş hava alanına inip, enkazı dolaştığı Van depremini. “Bir şey yapamadınız Van’da, kiracılara ev vermediniz” diyecek utanmadan...
Vanlı inanır mı buna?
Tayyip Erdoğan buna tepki gösterince “Fevri adam” oluyor.
Tayyip Erdoğan, Galatasaray’a stad hediye edecek ve orada yuhalanacak.
Bundan daha utanç verici ne olabilir?
Biraz hakşinas olmak, biraz kadirşinas olmak diye bir şey vardı bizim kültürümüzde...
Nerde o? Bir futbol kulübünün taraftarlarından bazıları terbiyesizlik edince bir liderin karizması çizilmiş mi oluyor?
Adam gelmiş, Taner Yıldız’a “İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?” diye soruyor.
Ayıp, utanç verici.
İnsaf! İnsaf! İnsan biraz onun uykusuz gözlerine bakar da konuşur.
Ne yapsın Taner Yıldız?
Ağzı olan konuşuyor ne yazık ki ve Türkiye medyasında karşılık buluyor.
Tayyibofobi’yi yaşıyoruz ülke olarak...
Tayyip Erdoğan’ı en olmaz yerinden vurmaya kalkıyorlar; kalb ikliminden... Kalb adamı hüviyetinden...
Oradan yaralanır diye düşünülüyor zahir, oradan vurursak bıçak derinlere iner diye düşünülüyor zahir.
Bülent Arınç’ı gördüm, Soma’da, acılı insanlar arasında dolaşırken, “Eşimi almadan gitmem, ben evde çocuğuma ne diyeceğim” diyen genç kadın karşısında o bülbül gibi konuşan adamın dili tutulmuş gibiydi, gözleri boşanmamak için çırpınıyordu.
Kimbilir ona da tepki göstermiştir birileri.
Somalı katılır mı bu tepkilere?
Hayır, asla.
Somalı mü’min, mütevekkil, yaralarını sarmaya uğraşıyor. Kolay değil aldığı yarayı sarmak. Her eve düşen bir acıpayı var; evlatlar, eşler, kardeşler, babasını kurtaramadığı için yüreği sancılananlar, “Ağabeyimin çocukları var geride, keşke ben gitseydim de madene, ben can verseydim” diye, abideleşmiş bir utanma duygusu yaşayanlar var...
Soma’da insanlık dipdiri.
Anadolu’nun bu hüzün yüklü çocukları içerdeki - dışardaki medya ve fesat kumpaslarını nasıl anlasınlar?
Tayyip Erdoğan’ın gözlerine baktığımda, orada gördüğüm bu kumpaslar sebebiyle oluşan hüzün sebebiyle gerçekten üzülüyorum.
Bu bir zulüm, diyorum. Bunu hak etmiyor bu hizmet insanı.
Ne Soma ne Türkiye, bu kumpas adamlarının oyunlarına prim vermeyecektir.