2023 yılının hareketli geçen iç siyaseti ilk aylarda hepimizi meşgul etti. Milli irade 14 Mayıs'ta ülkemizin yasama meclisini belirledi. 28 Mayıs'ta ise Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden seçildi.
İktidarın hizmetlerini millet dikkatle takip ediyor. Eksiklikleri ve hataları da vatandaş sıkı sıkı takip ediyor. Özellikle kamu hizmetleri birinci elden vatandaşın denetiminde ilerliyor. Medya bugün çok çeşitli kollardan iktidarı takip ediyor. Peki muhalefet görevini yapıyor mu?
Muhalefet partilerinin meclisteki görevleri yasaların hazırlık evresinde müdahil olmak ve komisyonlarda tartışarak Cumhur İttifakı'nın önerilerinin olası hatalarını düzeltmek. Bu süreçte komisyon ve genel kurul çalışmalarına katılmak çok önemli. Şimdilerde Y kuşağı mecliste kimlerin hangi oylamaya katıldığını hızlıca öğrenebiliyor. Muhalefet partilerin üyeleri meclis tatile girene kadar epeyce devamsızlık gösterdi.
CHP'de Koltuk Kavgası
Ana muhalefet partisi seçim yenilgisinden sonra özeleştiri yapmak ve parti politikalarını masaya yatırmak yerine kavgaya tutuştu. Ekrem İmamoğlu'nun değişim çağrısı genel başkanlık koltuğuna oturmak için kolları sıvadığını gösterdi.
CHP'de bir genel başkanı indirmek hiç de kolay değil. Delege üzerinde Kılıçdaroğlu'nun ağırlığı var. Partinin her kademesine hâkim olan genel başkan seçime giden süreçte olağanüstü yetkilerle donatılmıştı.
Aday belirleme sürecinde Millet İttifakı'na sessizce HDP'yi ekleyen Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs öncesi Ümit Özdağ'la pazarlık yapmıştı. Avrupa'daki aşırı sağın söylemini buraya taşıyan Özdağ, Suriyeli sığınmacılar meselesini kaldıraç haline getirerek avantaj sağlamaya çalıştı.
50+1 için her türlü siyasi manevraya hazır olan Kılıçdaroğlu, ittifak ortaklarından habersiz bazı bakanlıkları ve MİT Başkanlığını da pazarlığa dahil etmiş.
Şimdi bu süreci tanımlamak bile çok zor. Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi'ne gidip bu anlaşmaları yaparken Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği de sahada Kılıçdaroğlu'na oy istiyordu. Yeşil Sol Parti, TİP, TKP, TKH, Sol Parti gibi partiler 28 Mayıs'ta koşa koşa Kılıçdaroğlu'na destek verdiler.
Herkes CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na yükleniyor ancak Sol entelijansiya bu meseleyi görmezden geliyor. CHP'nin Erdoğan'ı devirmek için her türlü transfere, birleşime, açılıma alışkın olduğunu biliyoruz ancak "Türkiye Solu" bu hale niçin geldi sormak lazım.
Sol ittifakların üyeleri özeleştiri yaptılar mı bilmiyorum ancak Kılıçdaroğlu'nun bu geniş yelpazesinde yer almaları silinmez mürekkeple tarihe geçti.
Erdoğan karşıtı Sol partilerin Ümit Özdağ'la aynı kazanda kaynaması tam da Aziz Nesin'lik bir hikâye. Bir zamanlar dürüstlüğü öne çıkarılan Kılıçdaraoğlu'nun bu kıvrak siyaseti artık bizim beynimizi yakıyor da sol çevreler buna niçin sessiz kalıyor. Soldan sağa bu kıvrak siyaset yerel seçimlerde de tekrarlanırsa yine Cumhur İttifakı'na yarayacak görünüyor.