Bir taraftan Cumhurbaşkanı, bir taraftan Başbakan, bir taraftan Dışişleri Bakanı ABD’ye fırça atıp duruyor.
Adeta emperyalist ABD’yi şamar oğlanına çeviriyor.
İşte birkaç gün önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD yönetimine, “Siz Türkiye’nin patronu değilsiniz. Büyükelçiniz de Türkiye’ye atadığınız vali değil. Haddinizi bilin” diyerek fırça attı.
Daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Başbakan Binali Yıldırım da ABD’yi buna benzer şekilde fırçalamıştı.
ABD’yi fırçalayan sadece iktidar mı?
Geçende MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “Türkiye ABD’nin 53. eyaleti değildir. Bağımsız milli bir devlettir. Haddinizi bilin” diyerek ABD’yi fırçaladı.
Peki “sağcı” denilen AK Parti ile MHP emperyalist ABD’yi fırçalarken, “solcu” denilen CHP bu konuda ne yapmakta?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, emperyalist ABD’ye fırça attığını hiç duymuyoruz da.
Aksine Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sık sık ABD Büyükelçisi’yle buluşup görüştüğünü duyuyoruz da.
Acaba Vatan Partisi Genel Başkanı’nın dediği gibi, Kemal Kılıçdaroğlu ABD Büyükelçisi’yle al gülüm ver gülüm tarzında görüşmeler mi yapıyor?
Bakıyoruz da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ABD’ye hiç fırça atmıyor; hep gül atıyor!
Gül dedik de aklımıza geldi.
Abdullah Gül’ün de başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde “Siz Türkiye’nin patronu değilsiniz. Büyükelçiniz de Türkiye’ye atadığınız vali değil. Haddinizi bilin” şeklinde ABD’ye fırça attığı görülmedi.
Ahmet Davutoğlu’nun da dışişleri bakanlığı ve başbakanlığı döneminde ABD’yi bu şekilde fırçaladığı görülmedi.
Onlarınki çok cılız eleştirilerdi.
Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ABD’ye yönelik çok cılız eleştiri bile gelmedi.
Hadi Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanı olduğu “sosyal demokrat” denilen CHP’yi geçelim.
Sosyalist olduğunu söyleyen partilere gelelim.
Örneğin sosyalist olduğunu söyleyen ÖDP’den Emek Partisi’ne kadar, güya sosyalist partilerin de emperyalist ABD’yi eleştirdikleri duyulmuyor.
Acaba bunlar ABD’yi eleştirirsek, ittifak halinde olduğumuz HDP’yle ters düşeriz diye mi korkuyor?
Malum, HDP’nin ABD’yle al gülüm ver gülüm ilişki içinde olduğu görülüyor.
Bizim zamanımızda solcular, sosyalistler böyle değildi.
Başta ABD olmak üzere emperyalistleri, solcular, sosyalistler eleştirirlerdi.
Eleştirmek hafif kalır; emperyalistlerle dövüşürlerdi.
Nitekim emperyalist ABD’nin 6. Filo askerlerini Dolmabahçe’de solcular, sosyalistler denize dökmüşlerdi.
“Sosyal demokratım” diyeninden “sosyalistim” diyenine kadar, şimdiki “solcu” partilerin emperyalistlere teslim olmuş halini görünce üzülmemek elde mi?
Solcu, sosyalist olacaksanız, adam gibi solcu, sosyalist olun.
Hatta solcu, sosyalist fikirlere en karşı olan kesimlerin, örneğin muhafazakarların bile saygı duyduğu solcu, sosyalist olun.
İnternete girip “Muhafazakarların saygı duyduğu tek sosyalist” diye yazın da bakalım karşınıza kim çıkıyor; onu iyi okuyun!
Okuyun demişken, acaba diyorum şimdiki solculara, solculuk dersleri vermeye mi başlasam?
Onlara solculuğun ne olduğunu mu anlatsam?
Ne diyordu solcuların dev örgütü Dev-Genç’in marşı?
“Hey Dev-Gençli, savaş vakti yaklaştı; al silahı eline, emperyalizme karşı.”
İşte ilk dersimiz; emperyalizme karşı olmayan solcu olamaz!