1 Mayıs, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de emekçinin bayramı. Ancak bizde, özellikle 1977 yılında Taksim’de 34 insanımızın hayatını kaybetmesi yüzünden çok acılı bir hatırası var.
1977’den itibaren Taksim emekçilere kapatıldığı gibi, yasakçı devlet aklı tarafından bütün 1 Mayıslar da illegal bir bayram olarak tanımlanmaya başlıyor. Bu yasakçı zihniyetin ön sırasında da CHP iktidarları var. Ayrıca, Demirel’in Adalet Partisi ve diğer bütün sağ iktidarlar da yasakçı uygulamaları aynen devam ettiriyorlar.
Ta ki, AK Parti iktidarına gelene kadar... AK Parti iktidarı, bütün özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırdığı gibi 1 Mayıs’ı da parlamentoda ‘emekçi bayramı’ olarak yasalaştırıyor ve emeğin üzerindeki korku perdesini resmen kaldırıyor.
AK Parti sadece 1 Mayıs’ı yasal bir bayram olarak ilan etmekle kalmıyor. Aynı zamanda, 1977 yılındaki kanlı 1 Mayıs’ın arkasındaki karanlık güçlerin bir uzantısı olan Ergenekon’u da yargı önüne çıkarıyor.
Hepimiz biliyoruz ki, o gün Taksim’de yaşananlar Türkiye’yi adım adım darbeye götüren kontrgerillanın bir eseriydi. Ancak talihsizliğe bakın ki, 1977’de bu karanlık senaryoların mağduru olanlar, bugün Silivri’de Ergenekon’la dayanışma gösterileri düzenliyorlar. Bu da herhalde, dünyada sadece Türk soluna nasip olacak bir garabet olsa gerek...
***
Şimdi gelin, bu yıl Taksim’deki inşaat çalışmaları yüzünden yani tamamen teknik nedenlerle bu mekanda kutlamalara izin verilmemesi üzerine İstanbul’u adeta savaş alanına çeviren başta CHP olmak üzere bütün sol örgütlerin gerçek niyetlerine daha yakından bakalım.
Bugüne kadar bütün iktidar olduğu dönemlerde, 1 Mayıs’ın resmen bayram olması konusunda kılını bile kıpırdatmayan, daha da vahim olanı 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını yasaklayan iktidarlardan birisi olan CHP, bugün 1 Mayıs’ı yasal olarak bayram ilan eden AK Parti’yi yasakçılıkla suçlarken gerçekten samimi olabilir mi?
Kaldı ki, üç yıldan bu yana Taksim’de 1 Mayıs coşkulu bir şekilde kutlanıyordu zaten. Ayrıca, İstanbul dışındaki bütün illerde bu yıl da yine coşkuyla kutlandı.
İstanbul’da önceki gün sergilenen çirkin manzara, hiçbir şekilde ‘emekçi bayramı’nı kutlamak isteyenlerin eseri olamaz. Kaldırım taşlarını söken, taşlarla, sopalarla etrafa saldıranların yüzünde bayram coşkusu değil, ideolojik bir nefret vardı çünkü...
Tablo ortada, bütün Türkiye’de 1 Mayıs coşkuyla kutlanıyor ama İstanbul’daki marjinal sol arkasına CHP’yi de alarak kutlama değil, bir bakıma huzur kaçırma eylemi yapıyor. Yani, sol hala 1970’li yılların ideolojik nostaljisini yaşamaya devam ediyor. Bu arada bazı marjinal sol yazarların da içine dert olmuş ki, Taksim’de kutlamaya izin verilmemesini bahane ederek, çözüm sürecinde PKK’nın kandırıldığını anlatabilmek için kan ter içinde kalmışlar. Mesela sol bir yazar, “Şu 1 Mayıs görüntüsüyle, emekçiyi, sosyalisti hırpalayarak demokrasiye ve dolayısıyla çözüme nasıl yaklaşmış oluyoruz? Faşizm kadar ayıp olan başka şey; bir halkı göz göre göre aldatmak, haklarını damlalığa akıtıp zerre zerre vermek, bazen de vermekten vazgeçmektir” şeklindeki cümlelerle bir taraftan hayali faşizm senaryoları icat etmeye çalışırken, bir taraftan da PKK’ya ‘sizi kandırıyorlar’ demeye çalışıyor.
1 Mayıs’ta İstanbul’da ortaya çıkan utanç fotoğrafının bize gösterdiği şudur; maalesef dünyadaki ve Türkiye’deki değişimi okuyamayan, ayrıca okumak niyetinde de olmayan Türk solu, normal insanlar gibi coşkuyla bayram kutlamayı hiçbir zaman beceremeyecek. Galiba 1 Mayıslarda bir maraza çıkmazsa rahatsız oluyorlar. İlla kaldırım taşları sökülmeli, şehir mobilyaları tahrip edilmeli ki, bizim solcularımız mutlu olsunlar...