Sokak hayvanlarının bu toplumdaki kıymetini bilmeyenlerin meseleyi konuştuğu ve yaygara kopardığı bir evredeyiz. Bu zevat, hemen her konuda kendi yaşam tarzını tüm topluma kabul ettirmek istiyor. Bu istek farklı görünümlerde tezahür eden bir dizi durumu içeriyor. "Sokak hayvanları" meselesi ise bu dizinin son sezonu...
Marjinal meziyet!
Türkiye'de muhalefetin içinde makul ve meseleyi sağduyu ile tartışacak kimseler var ancak marjinal bir grup var ki hangi konu olursa olsun meseleyi derhal "solculaştırabiliyor". Bu bir meziyet(!) Sonra konu bağlamından kopuyor, gerçeği ve esas niyeti anlatın anlatabilirseniz. Bu tayfa, ülkeye zarar veriyor ancak en çok muhalefete yük!
Kimse tüm hayvanlar ölsün demiyor!
Öyle bir algı oluştu ki sanki tasarı geçerse tüm hayvanlar ölecekmiş gibi bir düşünce var toplumda... Yani başıboş köpeklere dair bir 'istisnai' uygulamaya yetki veren düzenleme, tüm hayvanların katledileceği algısına çevrildi. Gerçek olmayan bu yargı, tüm topluma sunuldu. İçinde olduğumuz durum bu maalesef. Tamamen gerçeklikten kopuk...
İstatistikler ne diyor?
Bugünlerde TBMM'de Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu gündeminde olan teklifle ilgili metnin gerekçesinde birtakım hususlar var ki "komisyonun kalabalığı" sebebiyle gözden kaçtı. Bu yasa neden gündeme alındı sorusunun cevabını şöyle veriyor teklifin gerekçesi;
► Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2019-2023 yılları arasında hayvana çarpma şeklinde 3.534 trafik kazası olmuş, buna bağlı 55 ölüm ve 5.147 yaralanma meydana gelmiş.
► Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı "Kuduz Riskli Temasın Yüksek Olduğu Ülkeler" kategorisinde yer almışız.
► Sağlık Bakanlığı verilerine göre; 2018-2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267 bin 125 iken 2023 yılında bu sayı 437 bin 601 olmuş.
► Bir çok ülkenin Dışişleri Bakanlığı, Türkiye gidecek vatandaşlarını "saldırgan başıboş köpek çeteleri", "yüksek kuduz riski" konusunda uyarmakta.
Alternatif ve uygulanmış çözüm de yok!
Bir başka durum ise "uyutma" konusuna alternatif bir çözümün uygulamalı olarak ortaya konulmaması. Çoğunluğu muhalefetin olan yerel yönetimlerin bu konuda birkaç küçük uygulama haberinin dışında bir çözüm ortaya koyduğunu da göremedik. Şayet bu yasa geçmesin diyorsa muhalefetin net bir çözümü uygulamaya koyup bunu topluma sunması gerekmez miydi? Yani CHP, "tüm belediyelerimiz seferber oldu, tüm Türkiye'de hayvanları toplayıp barınaklara alıyoruz, kanuna gerek kalmayacak" diyemez miydi? Diyebilirdi. Demedi yada demek istemedi... O zaman şu durum kalıyor geriye: Sorunu çözmek değil, sorunu konuşmak, konuşmak, konuşmak ve sorunu iktidara tahmil etmek!
4 milyon sokak köpeği var!
İllerden gelen bilgilere göre ülkemizde yaklaşık 2 milyon sahipsiz köpeğin olduğu bildirilmiş 2023 itibarıyla. Ancak hayvanların yıl içerisinde 1-2 defa doğum ve her doğumda ortalama 6-8 arasında yavrulama yapması sebebiyle sahipsiz köpek popülasyonunun yaklaşık 4 milyon olduğu kabul ediliyor.
Popülasyon ürkütücü!
Bir köpek, 1. yılın sonunda 16 yavru, 2. yılın sonunda 128 yavru, 3. yılın sonunda 512 yavru, 4. yılın sonunda 2048 yavru, 5. yılın sonunda 12.288 yavru ve 6. yılın sonunda 67.000 hayvandan oluşan bir popülasyona ulaşabilmekte... Bu üreme hızı baş edilebilir değil. Sahipsiz hayvanların kontrolü için 20 yıldır popülasyon kontrolü maksadıyla kısırlaştırma ve bakımevi kurulumu çalışmaları yürütülmekte... Kısırlaştırma konusunda da sorunlar var.
Çözümü konuşmak...
Çözüm istemeyerek de olsa uyutmanın önünü açmak ve kısırlaştırma konusunda taviz vermemek, yoksa döngü başa döner birkaç yıl sonra! Bu teklifteki düzenleme "hayvanları uyutalım" anlamına gelmiyor. Uyutmayı da köpek terörü ile mücadelede bir silah haline getiriyor. O kadar!...
En kolayı eleştirmek
Eleştirmek kolay. Bu tip konuları maniple edip bunun üzerinden siyaset yapmak da. Ama boş laf nasıl karın doyurmuyorsa, bu tip davranışlarda vatandaşın sorununu çözmüyor... Bu sebeple bu konuyu uzatmamak gerekiyor. Zaten geç kalındı. Ve mesele mecrasından yeteri kadar saptı.