ABD ile SSCB’nin Küba’ya yerleştirilen füzelerle başlayan Domuzlar Körfezi krizinden daha vahim bir krizin iç yüzünü ele alıyor Hayalet. III. Dünya Savaşı’nı başlatmasına ramak kala bir Sovyet nükleer denizaltısının içinde yaşanan mücadele, filmde gerilim dolu sahnelerle ortaya konuyor.
Karanlık bir gecede, bir askeri limanda başlıyor Hayalet. İki yaşlı deniz subayı gizli bir görev için pazarlık ediyor. Çevre aydınlatması, parlak yüzeylerden yansıyan ışıklar, askeri mekan, üstü kapalı konuşmalar, geçmişe yönelik imalar kara filmvari bir ambiyans hazırlıyor ama bu ambiyansta bir tuhaflık var: Yıl 1968, yer SSCB, karakterler Rus ve Ukraynalı, dil İngilizce! Sadece dil değil o dili kullanma ve onunla kendini ifade etme biçimi, karakterlerin hal ve tavırları, jest ve mimikleri tamamen Amerikalı... Bu durumu yadırgamamak, olayın Sovyetler Birliği’nde Ruslar arasında geçtiğine ikna olmak mümkün değil! Ed Harris ile David Duchovny’ye bakıp da onları birer SSCB subayı olarak hayal etmeye çalışmak nafile!
Hayalet’i yazıp yöneten Todd Robinson, kurmacaları kadar belgeselleriyle de tanınan bir yönetmen. Gelin görün ki bir belgeselci titizliğiyle bile otantik bir atmosfer yaratması mümkün olmazdı bu filmde. Rus taklidi yaparken rahatlıklarını ve doğallıklarını yitirecek ünlü oyunculardan istenilen performansı alamazdı. İlle de bu öyküyü Amerikalı oyuncularla anlatmak isteyen bir ekibin bu tuhaflığı göze almaktan başka çaresi yok. Ama izleyiciyi ister istemez yabancılaştırıyor. Senaryosu da yeterince güçlü değil.
PARTİ-ORDU-İSTİHBARAT İLİŞKİLERİ
ABD ile SSCB’nin Küba’ya yerleştirilen füzelerle başlayan Domuzlar Körfezi krizinden daha vahim bir krizin içyüzünü ele alıyor Hayalet. III. Dünya Savaşı’nı başlatmasına ramak kala bir Sovyet nükleer denizaltısının içinde yaşanan mücadeleyi, bir gerilim filmine dönüştürüyor. Denizaltı içinde geçen ölüm kalım savaşı konulu filmlere bir yenisini ekliyor... Wolfgang Petersen’in Das Boot, John McTiernan’ın Kızıl Ekim/ The Huntfor Red October, Tony Scott’ın Denizde İsyan / Crimson Tide, Jonathan Mostow’un U-571, Kathryn Bigelow’un K-19 Tehlikeli Saatler/ K-19 The Widowmaker filmlerinin ligine dahil oluyor.
The Abyss’ten denizaltılara alışık olan Ed Harris, adı Deniz Harp Akademisi’ne verilecek kadar önemli bir amiralin oğlu. Emekliliğinden hemen önce komuta ettiği ilk denizaltının son seferine gönderiliyor. Alelacele çıkılan bu görevde mürettebata asıl komuta eden KGB’nin özel timi OSNAZ. Önce yeni geliştirilmiş bir teknolojiyi denedikleri sanılıyor ama çok geçmeden niyetlerinin bozuk olduğu ortaya çıkıyor. Bu da Komutan Demi ile OSNAZ ajanı Bruni’yi, yani Harris ile Duchovny’yi karşı karşıya getiriyor. Harris’in canlandırdığı, travmasını bastırmaya çalışan yaşlı komutanı iyi kötü bir karakter olarak betimlenmiş ama onun zaaflarıyla oynayan sinsi ajan Duchovny banal bir kötü adam tipiyle yetiniyor. Oysa geçmişte yollarının kesiştiği bir olayda Bruni’nin yaşadığı -filmin bir sürprizi olan- deneyime ve bunun doğurduğu çatışmaya biraz daha yer verilse Hayalet’i çok zenginleştirebilirdi. Örneğin ikinci kaptan üzerinden SSCB’de parti- ordu- istihbarat ilişkilerine değinmesi gayet ilginçti.
Hayalet, denizaltının her yanından borular geçen iç mekanının yarattığı klostrofobiyle, denizin dibinde madeni tabuta girme duygusuyla, dar alanda gerilim ve aksiyon yaratmayla, denizin altında savaş taktikleriyle ilgili. Yapım tasarımına, sanat yönetimine, görüntü yönetimine, ses kurgusuna ve efektlerine ağırlık verilmiş ki kendimizi bir denizaltıda kapana kısılmış hissedebilelim. Bunda da büyük ölçüde tatmin edici bir sonuç almış. Yine de senaryo zaafı, hele Hayalet’in tamamından kopacak kadar yapış yapış finali gerilimi boşaltıyor, heyecanı söndürüyor.
FİLMİN KÜNYESİ
Orijinal adı: Phantom
Yönetmen ve senarİst: Todd Robinson
Oyuncular: Ed Harris, David Duchovny, William Fichtner, Lance Henriksen, Jason Beghe, Derek Magyar.
Tür: Gerilim
Yapım: 2013, ABD, 98 dakika.