Konya’dan 52. Ziraat Türkiye Kupası’nı müzesine taşıyan Galatasaray oldu.
35’inci dakikaya kadar finale yakışır bir mücadele oluyor diye düşünüyorken hiç alakasız bir şekilde oyuna taraftarın yanan meşale müdahalesi geldi.
Ya arkadaş ne istiyorsunuz? Bir anlatın da sporseverler anlasınlar. Sevinmenin de bir şekli şemali olması gerekmez mi?
Neyse; buna rağmen haftalardır kendini bu maça hazırlayan Eskişehirspor’un ilk yarıdaki atak oyunu ve Galatasaray’ın buna karşılık vermesi, bu hengamenin arasında güzellik olarak ortaya çıktı.
Erkan Zengin’le Galatasaray’ı sol taraftan bayağı hırpalayan Eskişehispor arzuladıgı gole kavuşamadı. Galatasaray ise frikikten Burak’la gole yaklaştı. Bence hakem penaltı pozisyonunu es geçti.
İlk yarı golsüzdü ama mücadele yönünden müthiş tempo ortaya çıktı.
İlk yarıda iki kaleci de takımları adına çok başarılı kurtarışlara imza atınca skor başladıgı gibi sona erdi.
Ortak mücadele 50. dakikadan sonra Eskişehirspor’un lehine gelişmeye başlamışken 70.dakikada golü atan Sneijder oldu. Bu gol adeta piyango gibiydi. Sneijder gibi usta bir oyuncu atabilirdi. Zor durumda Galatasaray’a 9 yıl sonra kupayı getiren golü Eskişehirspor’un filelerine bıraktı. Galatasaray ileri geçince skoru koruma adına mücadele etmeye başladı. Eskişehirspor ise bütün hatları ile hucüm etmeye çalışınca Muslera’ya çok iş düştü.
Eskişehirspor’un baskısı Galatasaray defansında eriyince sahadan zaferle çıkan Roberto Mancini’nin talebeleri oldu. Böylece önümüzdeki sezon başında oynanacak Süper Kupa’nın da adı konmuş oldu. Lig şampiyonu Fenerbahçe ile kupanın şampiyonu Galatasaray arasında oynanacak.
Fizik mücadelede zaman zaman farkılıklar olsa da iki takımın futbolcuları da kazanamak adına ortaya her şeylerini koydular. Ama bazen her şeyini ortaya koysan da neticeyi tecrübe, klas ve büyük oranda da şans tayin ediyor. Ben hem şampiyon Galatasaray’ı hem de finale kadar gelen Eskişehirspor’u bize bu keyfi yaşattıkları için kutluyorum.