Adı: Gökhan C. İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne girişte sakallı olduğu için güvenlik görevlilerince uyarılır. Uyarıya rağmen kapıdan geçer ve girmesi gerektiği dersi için amfide yerini alır. Ders başladıktan kısa bir süre sonra dersin öğretim görevlisi tarafınca uyarılır. ‘Bu şekilde (sakallarını kast ederek) dersimi dinlemene müsaade edemem. Seni dışarı alayım’. Derste tepki göstermeden dışarı çıkan Gökhan, öğretim görevlisinin kapısının önünde oturma eylemi başlatır. Öğretim görevlisi rahatsız ve tehdit altında olduğunu söyleyerek polise durumu bildirir. Polis öğrenciyi yaka paça arkadaşlarının itirazlarına rağmen gözaltına alır. Gökhan’ın hatırladığı kadar kendisini sorguya alan emniyet amiri Şahin Y.’nin tek bir sorusuna muhatap olur; Sen anarşist misin?
Yukarıdaki yaşanan durum 21 Mart 2001’de gerçekleşen ve bir üniversite öğrencisinin sadece sakallı olduğu için hem öğretim görevlisi hem de emniyet görevlilerince maruz kaldığı durumun kısa bir özeti mahiyetinde.
30 Ağustos 2014’de OTDÜ Vişnelik Tesisi’nde çeşitli akademisyen, siyasi parti üyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan bir yapı Birleşik Haziran Hareketi. 46 ilden gelen 1500 delegesi olan yapının amacı; siyasi iktidarın kendilerince faşizan ve İslamcı politikalarına karşı bir cephe oluşturmak. Türkiye genelinde meclisler kurarak örgütlenmeye bir hayli özen veren yapının içinde CHP milletvekillerinden Hüseyin Aygün ve İlhan Cihaner gibi isimlerde var. Bazı gençlik hareketlerinin desteklerini almaları ve Haziran seçimlerine mesaj gönderircesine adını kurdukları yapının eylem çağrıları da farklı, laik ve bilimsel eğitim mücadelesini sokaklarda, forumlarda ve her yerde savunacaklarını dile getirmeleri ve bu durum için öğretmen ve öğrencileri kullanmakta hiçbir sakınca görmemeleri manidar.
Çocukları, AKP ve dinsel doğmaları ile değil oyun, sanat ve bilimle buluşturacaklarını söyleyip sokaklara davet eden bir yapının bilimsellikten ne anladığını bir kenara bırakalım içinde yaşadıkları ülkenin insanları tarafından dini değerlerini, bağnaz unsurlar olarak görüp kendi halkına yabancılaşan bir zihniyetin sanattan ne anladığını sorgulayalım.
Birleşik Haziran Hareketi’nin övündükleri güzel eylemler mevcut! Mesela İzmir’de gerici eğitime karşı birlik olarak Buca-Gediz’de Hüseyin Avni Ateşoğlu İmam Hatip lisesini’nin ek binasının imam hatip olmasını engellemişler. Övünç kaynakları bu kadar değil tabi. 13 Şubat’ta okula ellerinden geldiğince kimseyi göndermeyerek çocuk olmanın tanımı yapmış ve velilere mektup göndermişler. Gerici eğitime karşı çıkanların çocuk tanımı; Kararlılık, İnatçılık ve Umut’muş. Bu bireylerde olursa çocuklar kimseye boyun eğmez böylece laik ve bilimsel eğitime kavuşurmuş.
Gençlerin ebeveynlere saygıyı göstermesini istemediklerini ifade etmeseler de toplum yapısının temelini oluşturan büyüklere saygıyı ahde vefayı itaat etme olarak adlandırıp çocuğun bilimsel gelişmesinde engel olarak gören bir yapının gerekirse kavgaya açığız mesajı da gözlerden kaçmıyor.
‘Hayallerimizi yarıda bırakmayalım’ cümlesi birçok bildiri de ön planda olan bir çağrı görevi yapıyor. Hayaller ne? Karşı çıktıkları ve Laik Bilimsel Eğitim diye dile getirdikleri boykot çağrılarının içeriği ne? Halkın çoğunun Müslüman olduğu bir ülkede ders kitaplarının içinde evrim teorisini okutmak mı? İnsanların bir zamanlar gizli olarak öğrenmek zorunda kaldıkları Kuran’ı Kerim öğretimini okullardan kaldırmak mı? Seni ‘Muhammed çağırıyor hacca gidip de ne yapacaksın’ diye tiye aldıkları ama kendilerinin anlamayacağı derecede bu ülke topraklarında bireylerin örnek almaya çalıştığı İslam dininin peygamberinin hayatını çocukların bilmesini engellemek mi?
Baskıcı eğitimi yaşadığını iddia ettiğiniz şu dönemde gerçekten baskı altında kaldığınız için mi yoksa bu ülkenin öz değerlerine dönmesi adına ve bu değerlere sahip çıkan nesillerin yetişeceğinden korkma refleksini saklamaya çalıştığınız için mi boykot çağrısı yapıyorsunuz?
Bir zamanlar laik eğitim diye savunduğunuz ama gerçekte laiklikle alakası olmayan uygulamalarla bu ülkede asıl baskıcı eğitimi yaşayan ve hayatları kararan insanların haklarını hiç savundunuz mu? O dönemde devlet eliyle eğitimden mahrum bırakılan gençlerin ne yaşadıklarını bilmediğiniz için öncesinde çok daha özgür eğitim uygulamalarını görmüyor boykotlarla nesillerin eğitim almasını engellemeye çalışıyorsunuz.
Kusura bakmayın ama eylem adı altında kendi bildirilerinizde insanları kavgaya çağırıyorsunuz. Emniyet amirinin İstanbul Üniversitesi öğrencisi Gökhan C’nin oturma eylemine rağmen sorduğu sorunun asıl muhataplarının sizler olduğunu bence görmüyorsunuz. Sahi sizler anarşist misiniz?