Yılbaşı gecesi evde bulunduğum diğer gecelerden farklı geçmez; ‘PTT’ takılırım... PTT, yani pijama, terlik, televizyon... Yeni yıla neşeyle girmek isteyenlerin ruh halini de anlarım. Aşırıya kaçmamak ve sağlığa zararlı işler yapmamak şartıyla hak da veririm...
Anlamadığım tek şey, bazılarının ‘yılbaşı’na itirazlara neden tepki verdikleridir... Hemen her gazetede, yaşı benden de ileri birileri, mutlaka çatacak bir şey bulur yılbaşına karşı çıkanlara...
Birileri Beyazıt Meydanı’nda şişirme Noel Baba’yı önce pataklamış, sonra bir güzel sünnet etmiş... Besbelli şaka yapmayı seven birileridir... Şişme Santa’nın nesini keseceksin? Hadi buldun, plastiğe bıçak vurulur mu?
Şakayı ciddiye alan çıktı: Cumhuriyet’ten Bekir Coşkun... Şakacı bir yazar olarak bilinir Bekir Bey, ama şakadan pek anlamadığı belli: “Be güzel kardeşim”diye başlamış yazısına, “Noel ayrı... O ayın 24’ünde Hıristiyan âlemi tarafından kutlanır... Bu yılbaşı ayrı...”
Ardından öğretmen tavrına bürünmüş: “Yılbaşı; miladi takvimin başı...
Daha iyisi yapılana kadar dünyanın en tutarlı takvimidir...
Sen de takvim yapmışsın ama seninki senede 10 gün kadar yürüyor...”
Gazetelerin künyesinde Milâdi takvim yanında bir zamanlar bu topraklarda kullanılmış Hicri ve Rumi takvimlere de yer verilir. Yazımı okuduğunuz bugün, Hicri takvime göre 2 Rabiülevvel 1435; Rumi takvime göre ise 21 Kanun-u evvel 1429...
Takvimlerin herbiri tarihi olaylarla ilgilidir; bugün bizde kullanılan ‘Miladi takvim’ de dini bir özellik taşır. İlk kez 1582’de Papa Gregorius tarafından belirlenmiş bir düzene sahipti; o sebeple Batı dillerinde ‘Gregorien’ takvimi diye anılır... (Papa Gregorius’a göre yılbaşı günü 25 Mart’tı, 1 Ocak diye 1752’de düzeltildi).
Cumhuriyet yazarının bunları bilmesini beklemiyorum elbette...
Ama şunu bekliyorum: ‘Yılbaşı kutlamaları’ diye yapılanların yalnız bizdeki “Be güzel kardeşim” diye hitap ettiği kişilerce değil, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın dinlerine mensup dindarlar tarafından da yadırgandığı, hatta şiddetle karşı çıkıldığı gerçeğidir...
Herhalde Jerusalem Post gazetesine benim gibi o da her gün göz atıyordur. Nasıl olmuş da yılın son günü orada çıkan David Newman imzalı yazıyı kaçırmış, hayret... Ben-Gurion Üniversitesi’nde beşeri ve sosyal bilimler fakültesi dekanı David Newman’ın...
David Beyde yeni yılı evde PTT vaziyetinde karşılayanlardanmış; “Benim için yeni yıl 1 Ocak’ta değil Rosh Ashana’da başlar” diyor... Musevi takvimine göre bugünün tarihi 2 Shevat 5774 zaten... Yazısından yılbaşı için İsrail’de tatil yapılmadığını öğreniyoruz. “Eğer yabancı televizyon kanallarını izlemiyorlarsa, İsrail’de yaşayanlar, o gecenin eğlenilerek kutlanıldığının farkına bile varmazlar” da diyor...
Kudüs’teki pek çok otel salonlarını yılbaşı eğlenceleri için kiraya vermezmiş... “Ticari sebeplerle...” dediğine göre, dindar Musevilerin boykotundan çekindiği için olacak...
Yazıda, dünyada yılbaşı kutlamalarının, 31 Aralık günü ölen 4. Yüzyıl’da yaşamış Papa Sylvester’in anısına başlatılan bir âdet olduğu bilgisi de yer alıyor... İsrail dışında yaşayan Musevi akademisyenlerin, Batı ülkelerinde yılbaşı dolayında verilen uzunca tatili anavatanı ziyaretle ve bilimsel toplantılara (buna ‘Limmud’ diyorlarmış) katılmakla değerlendirdiklerini de belirtmiş yazar...
Hadi yalnızca iki semavi dinin (İslâm ve Musevilik) inananları yılbaşına ters baksa neyse, üçüncü din (Hıristiyanlık) adına söz söyleyebilecek durumda olanlar arasından da itirazlar geliyor...
Kendilerine ‘gerçek Hıristiyanlar’ diyen bir grup, Matta İncili’ne (28:18-20) dayanarak yanlış olduğu inancıyla yılbaşını kutlamaya boykot ilân ediyor...
Papa Gregorius’un takviminde yılbaşı neden 25 Mart’tı, biliyor musunuz? Hz. İsa’nın 25 Aralık günü doğduğuna inanıldığı için, anne rahmine dokuz ay önce düştüğü varsayımıyla...
Fazlası Bekir Coşkun’u aşar; onun için burada kesiyorum...