Türk medya tarihi hep çalkantılı olmuştur. Çok partili hayata geçtiğimiz 1950’den beri iktidar ve medya grupları arasında çatışma bilinen bir gerçek. Bu ülkede 4 defa askeri darbe oldu. Medya seçilmişlerin değil, atanmışların ya da güçlünün yanında yer aldı. Milleti temsil edenleri asla ciddiye almadı.
Bu yüzden Türkiye’de askeri darbeleri destekleyen gazeteciler ve medya sahipleri birkaç istisna dışında hiç özeleştiri yapmadı. Biz ne halt ettik demediler. Normal bir demokraside darbeyi destekleyen birinin kariyeri biter. Hayat ona dar edilir. Ama bizde darbeyi destekleyenler utanmadan, sıkılmadan aramızda gezebiliyorlar.
Yarın herhangi bir AB üyesi ülkeye gidelim. “Türkiye’de askeri darbeler oldu. En büyük destekçileri de medya oldu. Son darbe 28 Şubat 1997’de meydana geldi. Şu gazeteciler de askerin yanındaydı” diyelim. Bakalım bize ne derler? Öyle ya, Aydın Doğan 28 Şubat’taki rolüyle hep gurur duydu. Şunun da altını çizelim: Eskiden darbeyi destekleyenler devletin yanında oldukları gerekçesini öne sürerlerdi. En azından buldukları kılıf buydu.
Terör ya da terörizm gibi devleti ve milleti açıkça hedef alan olaylarda herkes birleşirdi. Eskiden sistemi asker idare ettiği için medya ona göre tavır alırdı. Gel zaman git zaman askeri vesayet bitti. Milletin idaresi hakim oldu. Seçilmişler, atanmışlardan olması gerektiği gibi üstün hale geldi. Ancak milleti temsil eden siyasetçiler başta Cumhurbaşkanı Erdoğan karşı tarafın kimyasını bozdu.
En normal gördüğümüz adam bile Erdoğan nefretinden dolayı delirdi ya da akli melekelerini yitirdi. Ana akım medyada PKK, FETÖ açık açık destekleniyor. Bunu da mı görecektik dediğimiz günleri çoktan geçtik. Kendisini FETÖ’ye teslim eden, askerimizi, polislerimizi şehit edenlere terörist diyemeyip saldırgan diyen Cumhuriyet zaten kendi ipini çekti. Aydın Doğan ve köleleri de açık açık PKK’yı, DHKP-C’yi destekliyorlar.
7 Haziran öncesi CNN Türk ve Hürriyet HDP yayın bülteni gibiydi. 12 Temmuz’dan sonra Doğan medya PKK’nın PR’ını yapmaya devam etti. Hiç gocunmadan desteklediler. PKK’lılar kendi kanallarındaymış gibi Şirin Payzın’ın, Ahmet Hakan’ın programlarında rahattılar. Buna daha fazla dayanamayan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Selami Hatipoğlu ve Bakırköy Başsavcıvekili İdris Kurt Doğan medyaya soruşturma başlattı. Millette hiçbir karşılığı olmayanlar kendilerine bir soruşturma oldu mu kıyameti koparıyorlar. Ben her iki savcımızı da yürekten kutluyorum. Kendilerine Doğan grubunun terör örgütlerine yaptıkları yardımlar konusunda biraz yardımcı olmak isterim.
Mirgün Cabas savcımız Selim Kiraz’ın şehit edilmesine eylem dedi ve DHKP-C’yi destekledi. Teröre destek veren Mirgün Cabas hala utanmadan ekranlara çıkabiliyor. Ezgi Başaran “Pekeke terör örgütü değildir” diye yazılar yazdı. Spiker Nevşin Mengü İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki binasına düzenlenen terör saldırısının haberini aktarırken “Terör saldırısı demeyelim” diyerek PKK’yı himaye etti. Daha geçen gece CNN Türk ekranlarında “Ölen askerler, polisler” yazdı. İtiraz gelince de “Tırmanan terör eylemleri” dediler ve gene PKK’yı meşrulaştırmaya gayretine girdiler. Hiç utanmadan da, “Biz ne zaman PKK’yı destekledik? HDP’lileri ekranlara çıkartamıyoruz” diye ağlaşıyorlar. Doğru çıkaramıyorsunuz, çünkü Aydın Doğan öyle talimat verdi. Soruşturmaları görünce patronunuzun gardı düştü.
Sayın Cumhurbaşkanımız geçen gece TRT’de terörü destekleyen medya grupları ve sermayedarlar bunun bedelini ödeyecek dedi. PKK’yı, FETÖ’yü, DHKP-C’yı desteklediğiniz için hukuk içerisinde hesap vereceksiniz. Millet nezdinde zaten itibarsızsınız. Bak medyada çok az kişi kaldınız. Artık istediğiniz gibi at oynatacağınız bir ülke yok. Zaten bütün delirmeleriniz bu yüzden. Sözünüzün, yazdıklarınızın bir hükmü yok.
NOT: Bu yazı üzerine bakalım hangi yalanları üretecekler, hep beraber bakalım.